30 Mayıs 2020 Cumartesi

Vicdansızlık nedir?

Vicdan nedir? Vicdansızlığın ve vicdan azabının psikolojik yorumunu Yrd. Doç. Dr. Mahir Yeşildal yaptı.



Vicdan nedir? Vicdansızlığın ve vicdan azabının psikolojik yorumunu Yrd. Doç. Dr. Mahir Yeşildal yaptı.
Kişinin bir his olarak yaşadığı vicdan azabının değil, vicdansızlığın psikiyatrik bir problem olduğunu vurgulayan uzmanlar, vicdani bir muhasebeye gerek duymayan kişilerin antisosyal kişilik bozukluğu yaşayan kişiler olduğunu belirtiyor. Uzmanlara göre, vicdan azabı gelişini önceden haber vermiyor, herhangi bir yerde tutup boğazınıza sarılabiliyor.
 
Üsküdar Üniversitesi NPİstanbul Beyin Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Mahir Yeşildal, vicdan kavramının psikiyatrideki yerini değerlendirdi.
 
Sosyal medyada dolaşan "Vicdan, Tanrı'nın tatlı bir fısıltısıdır" sözünün çok anlamlı olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Mahir Yeşildal, "Her zaman tatlı bir fısıltı değil ama vicdan kişinin içinde var olan bir şey. Ahlak, davranışlara yansıyan yönüdür, ahlak eğer kişinin dış ilişkileri ve dış işleriyle sorumlu bir kavramsa vicdan da daha ziyade kişinin iç işleriyle iç dünyasıyla alakalıdır. Normalde vicdan kavramı kişinin kendi iç dünyasında yaptığı hareketlerin kendi değerlerine, dünya görüşüne ya da evrensel ahlak yasalarına uygun olup olmadığını test eden ve kişiyi doğru yönde karar alma konusunda yönlendiren bir pusuladır. Vicdanla ilgili önemli metaforlardan biri de kişinin iç pusulası derler. Mekanik bir tanım olduğu için her pusula gibi onun da şaşma ihtimali var" diye konuştu.
 
Sosyal ve bireysel vicdan birbirinden çok farklı
İki tür vicdan olduğunu ve her ikisinin de birbirinden farklı olduğunu belirten Yeşildal, şunları söyledi: "Bir sosyal vicdan, bir de kişinin bireysel vicdanı, buna bazı kaynaklarda çekirdek vicdan deniyor. Sosyal ve bireysel vicdan ayrımı şurada çok önemli: İkinci dünya savaşında Enola Gay uçağıyla Hiroşima'ya bomba atan pilot, 92 yaşında öldü. O tarihten sonra 60 yıl yaşadı, o 60 yıl boyunca her verdiği röportajda vicdanının çok rahat olduğunu söylüyordu oysa bombayı attı ve Hiroşima'nın 600 metre kadar üstünde bomba infilak etti. Sabah 08.00 sıralarında insanlar işe gidiyordu. Yaklaşık 65 bin kişi ki bunlardan çok büyük bir bölümü dışardayken yanarak can verdiler ve bu bombayı atan pilot ömrünün sonuna kadar vicdanen çok rahat ve müsterih olduğunu söyledi.
 

 
Sosyal vicdan biraz tribünlere oynuyor
Bu durum az önceki vicdan tanımıyla çelişkili bir durum gibi görünüyor ama aslında öyle değil. Sosyal vicdan biraz da toplumsal normlarla belirlenen ve aslında daha sahte olan bir vicdandır. Biraz daha sekülerdir. Mesela Suriyeli mülteciler konusunda herkes vicdanını çok sızladığını onlara üzüldüğünü söyler ama hiç kimse kredi kartı ekstresinin binde biri kadar ya da maaşının on binde biri kadar bir katkıyı yapmayı aklından geçirmez. Bu sosyal vicdan ya da İsrail'le ülke olarak aramız kötü olur kola içmeyiz. Her içtiğimiz kolanın Filistinli Müslüman kardeşlerimize bir kurşun olarak döndüğü gibi saçma sapan bir düşünce ile aslında o sosyal vicdanı besleyen bir şey yaparız. Tabii sosyal vicdan her zaman böyle değildir ama seküler yönü çok güçlü bir yapıdır, biraz daha tribünlere oynar ve kişinin içsel dünyasıyla bağlantısı zayıftır.
 
Çekirdek vicdan çok farklı
Çekirdek vicdan böyle değil, mesela Hiroşima'ya bomba atan bir pilot tek tek 65 bin kişiyi öldürebilir miydi dahası yakarak öldürebilir miydi? Sanırım öldüremezdi. Çok ulvi ve yüce bir amaca inanmış olsa bile muhtemelen 100-200 kişiden sonra o kendi içsel mekanizması, büyük bir patoloji yoksa onu bir yerde durdururdu. Dolayısıyla bu yönüyle sosyal vicdan toplumsal vicdan aslında çoğu noktada koca bir balon ama iç vicdan öyle değil. Yani kişinin çekirdek vicdanı öyle değil."
 
Süper ego, dürtülerin vicdan süzgecinden geçmesini sağlar
Süper egonun kısmen vicdan diyebileceğimiz bir kavram olduğunu ifade eden Mahir Yeşildal, şunları söyledi: "Freud kişiliği daha doğrusu ruhsal aygıtı tanımlarken ego ve süper egodan söz eder. Yani kabaca alt benlik ve üst benlik şeklinde sınıflandırma yapar. Freud'a göre alt benlik id, sürekli haz peşindendir ve o hazzı yerine getirmek için her şeyi yapabilir. Süper ego ise bizim kısmen vicdan diyebileceğimiz kavramdır. İdden gelen dürtülerin bir süzgeçten geçmesini sağlar. Mantık ve muhakeme süzgecinden en önemlisi de vicdan süzgecinden geçmesini sağlar. Ego da benlik de tüm bunların dengeye vardığı yerdir. Süper ego, çocukluk döneminde 3-6 yaş arasında oidipal dönemde çocuğun anne ve babasıyla kurduğu ilişkilerle çok yakından alakalı."
 
Vicdanın beyindeki yeri frontal kortekstir
Vicdan kavramının biyolojik yönü olduğunu da belirten Mahir Yeşildal, "Anterior singulat girus dediğimiz bölgedeki hasarların kişinin empati yeteneğini, duygusal kapasitesini bozduğu tespit edilmiş. Dolayısıyla vicdanın beyinde bir yeri varsa bu muhtemelen frontal kortekstir. Bu frontal kortekste de prefrontal korteks ve anterior sinsulat girus vicdanın yeri olarak tarif edilebilir" dedi.
 

 
Vicdan azabı gelişini önceden haber vermiyor
Vicdan azabını kişinin bir his olarak yaşadığını belirten Mahir Yeşildal, "Vicdan azabını psikiyatrik problem olarak değerlendirmek mümkün değil. Eğer siz bir suça, bir günaha yanlışa ya da toplum açısından normal olarak görülen ama kendi iç dünyanızda o katı süper ego nedeniyle sizi rahatsız eden bir eyleme imza attıysanız ömrünüz boyunca halk arasında başını yastığa rahat koyma diye bir tabir vardır ya başınızı yastığa rahat koyamazsınız. Ya da her an sözlüye kaldırılacak öğrenci pozisyonunda diken üstünde olursunuz çünkü vicdan azabı denilen şey gelişini önceden haber vermiyor. Sizi hazırlamıyor ve herhangi bir yerde tutup boğazınıza sarılabiliyor. İç dünyanızda hissettiğiniz bu acı, psikiyatrik bir anksiyete, depresyon ya da kederle açıklanamayacak kadar ağır bir acı çünkü bu, kişinin kendisine yönelttiği ve kendi düşüncelerini duygularını ve varlığını kendi vicdanının o ağır çarkları altında ezdiği bir durum" diye konuştu.
 
Vicdan azabıyla ömür boyu yaşayan kişiler olduğunu ancak buna yaşamak denilemeyeceğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Yeşildal, "Bu kişiler genelde hayatları boyunca kendi iç dünyalarında hissettikleri gerginliği ve gerilimi atamadıkları için tırnak içinde rahat mutlu ve huzurlu bir hayat yaşayamazlar. Yaşamaları için beynin ön bölgesinde çok ciddi bir patolojinin olması gerekiyor mesela çok ciddi bir antisosyal kişilik bozukluğu olması gerekiyor. Kişide antisosyal kişilik bozukluğu varsa yaptığı şeyle ilgili vicdani bir muhasebeye gerek duymaz. Öldürdüğü, tecavüz ettiği insanlar ya da hayvanlarla ilgili kendi iç dünyasının onu ezmesine izin vermez" dedi.
 
Psikiyatrist Mahir Yeşildal, vicdan azabının bir zaman geçtikten sonra beyinde kimyasal bir değişikliğe neden olabileceğini, bununla ilgili çalışmalar bulunduğunu söyledi. İtirafın kişinin vicdan azabından kurtulması ve bireysel içsel huzura kavuşmak için atacağı ilk adım olduğunu da belirten Yrd. Doç. Dr. Mahir Yeşildal, en önemli yöntemlerden birinin psikoterapi olduğunu söyledi.
 
Psikoterapi sonrası itiraflar ortaya çıkabiliyor
Yrd. Doç. Dr. Mahir Yeşildal, uzun yıllar depresyonda kalmış, anksiyete bozukluğu, kaygı bozukluğu yaşamış insanların küçük bir kısmında terapinin bir döneminde ikinci ya da üçüncü yılında bu tip bir itirafla karşılaştıklarını belirterek şunları söyledi: "İki üç yıl depresyonla mücadele ediyorsunuz, ilaçlar kullanıyorsunuz, şok tedavisi yapıyorsunuz ama kişinin depresyonuyla bir türlü baş edemiyorsunuz. Terapi sürecinde çeşitli psikolojik teknikler kullanılarak yapılan teknik görüşmelerde bir yerden sonra kişi, artık acısına dayanamadığında ya da artık size tamamen güvendiğinde içini döker; 'Aslında ben 20'li yaşlarda şöyle bir olay yaşamıştım, birine zarar vermiştim ya da bir yerden hırsızlık yapmıştım, kız arkadaşımla rızası dışında birlikte olmuştum' gibi bir itirafı görebiliyoruz. Aslında kişi o itirafı ömrü boyunca onu yanında taşıyor."
 




d186d46d8ab14b93b68e0c0fbe402bfe

Beden Aklıyla Zayıfla

Dr. Fevzi Özgönül, obezite çalışmaları sırasında "Beden Aklıyla Zayıfla" adını verdiği bir model kurdu. Bu modelle önce kendisi 1 yılda tam 40 kilo verdi, ardından da 10 bin kişiye bu yöntemi uyguladı. Tecrübelerini kitapta toplayan Dr. Özgönül'le bedenin aklını konuştuk.



Dr. Fevzi Özgönül, obezite çalışmaları sırasında "Beden Aklıyla Zayıfla" adını verdiği bir model kurdu. Bu modelle önce kendisi 1 yılda tam 40 kilo verdi, ardından da 10 bin kişiye bu yöntemi uyguladı. Tecrübelerini kitapta toplayan Dr. Özgönül'le bedenin aklını konuştuk.
Uzun yıllar aile hekimliği yapan Dr. Fevzi Özgönül, 2002 yılında babası Prof. Dr. Hamit Özgönül ile birlikte obezite araştırmalarına başladı. Çalışmalarına, teyzesi Prof. Dr. Nevbahar Taneli ve eniştesi Prof. Dr. Baha Taneli de beslenme ve gastroenteroloji dalında destek oldu. Dr. Fevzi Özgönül çalışmaları sonucunda yepyeni bir model kurdu ve bu modeli önce kendinde deneyerek bir yılda 40 kilo vererek 115 kilodan 75 kiloya indi. Dr. Özgönül bu modele "Beden Aklıyla Zayıfla" adını verdi. 2008 yılından itibaren bu yöntemle 10 bin hasta/danışan tedavi etti. Ve üç ay önce Beden Aklıyla Zayıfla adlı kitabı piyasaya çıktı. 
 
"Beden Aklıyla Zayıfla" modeli klasik diyetler gibi değil, doyuncaya kadar yiyebiliyorsunuz. Doyduktan sonra ara öğün stresi de yok, bir dahaki öğüne kadar 5-6 saat dinleniyorsunuz. Sindirim sisteminizin çalışmasına izin vermeyi öğreniyorsunuz ama bu arada acıkmıyorsunuz. Yemek yerken yediklerimizin sırasına dikkat etmeyi de öğreniyorsunuz. Mesela çorbayı yemekten önce değil, yemeğin sonunda içiyorsunuz. Güne iyi bir kahvaltıyla başlıyorsunuz. Etli, proteinli, bakliyatlı, salatalı hazmı zor yemekleri, meyveleri öğlen yiyorsunuz. Güneş battıktan sonra salata gibi pişmemiş yiyecekler, meyve, kuruyemiş, etli yemek yemiyorsunuz. Akşam bir çorba ya da sebze yemeğini yine doyuncaya kadar yiyorsunuz. Sütlaç, kazandibi ya da dondurma yemek istiyorsanız, akşam 22.00 sularında sindirim sisteminin mesaisi bittikten sonra yiyorsunuz.
 
Beden aklı nedir?
Her canlı bedenini sağlıklı ve güçlü tutması, neslini devam ettirmesi için yapması gereken davranışlara teşvik eden, bedenin içgüdüsel olarak verdiği uyarıların hepsine beden aklı denir.
 
Peki, beden nasıl aptallaşır?
Beden aklının verdiği uyarıları yanlış anlayıp bir de üstüne kendi mantığımızı baz alarak hareket edersek. Yani bu uyarılara yanıt verirken, beden aklı yerine aklımızı ve mantığımızı kullanmaya kalkarsak, bedenin tüm dengesini bozup onu aptallaştırabiliriz.
 
Peki bedenin aklını başına nasıl getireceğiz?
Bedenin aklını başına getirmemize gerek yok! Sadece kendi aklımızı başımıza getirmemiz yeterli. Bedenin her zaman aklı başında, en zor şartlar altında bile ağırlığını artırma pahasına da olsa, dik yani ayakta kalabilmek ve hareketlerini kolaylaştırmak için orta bölümünde yani göbek ve kalça kısmında şekerden destek yağ halkası oluşturup gevşemiş bağ dokusunu içeriden dolduruyor.
 
Kitabınızda beden aklının DNA'da şifrelendiğini söylüyorsunuz, peki ya DNA bozuksa?
Zaten o zaman sağlıklı bir beden yapısı bekleyemeyiz. Biz bu durumu genetik hastalıklar olarak değerlendiriyoruz.
 
Şişmanlamayı 'bağ dokusu hasarı' diye tanımlıyorsunuz. Bağ dokusu neden hasara uğrar?
Bağ dokusu vücudu saran, koruyan ve ona şekil veren elastik kıvamda bir dokudur. Her zaman kendi yapısını ve şeklini korumak üzere programlanmıştır. Mesela ayağımız burkulduğunda dokular arasında travmaya bağlı şişlikler olur. Çarparsak veya kaza geçirirsek şişer ve iç kanamaya bağlı morarır. Hatta hiç kaza geçirmesek bile yerçekimi nedeniyle uzun süre yürümek veya ayakta kalmak yüzünden aşağıya doğru gevşemeye başlar. Bu bile bir bağ dokusu hasarıdır.
 
Bu hasarı nasıl tamir edeceğiz?
Bedenin dik durabilmesi için bağ dokusunun her zaman belli bir sıkılıkta olması gerekir. Bu hasarın tamiri için gerekli olan proteinlerin, yağların ve diğer eser elementlerin yiyeceklerden yeterince alınmış ve sindirilmiş halde olması gereklidir. Bu şartlar tamamsa gece biz uyurken üretilen hormonlar sayesinde bağ dokusu hasarı tamir edilip ideal şekline gelir.
 
Şeker yoksa ölürüz
Peki, biz neden sindiremez hale geldik?
Anne sütü alan bebeklere daha kolay emebilecekleri biberon maması verilirse bazı bebekler anne sütünü bırakıp sadece biberon mamasına geçer. Vücudumuzun benzini şeker olduğu için bedenimiz her zaman şekerin emilimine öncelik verir. Çünkü şeker yoksa ölürüz. Eğer günün birinde bedenimiz, tatlılar ve unlu gıdalar gibi sindirime gerek olmadan vücudun şeker ihtiyacını karşılayacak bir besin maddesiyle karşılaşırsa, bazı bedenlerde normal sindirim mekanizması yeterince aktif çalıştırılmamaya başlar ve günün birinde yiyecekleri sindiremez hale geliriz. İşte bu durumlarda ekmek olmadan doymayız, çok tok bile olsak canımız tatlı istemeye devam eder.
 
Zayıflamada bütün mesele sindirim sistemini harekete geçirmek mi?
Evet, vücudumuz zaten sürekli ideal bedene dönmek gibi bir otomatik yenileme programına sahip. Bu programın işlemesi için, yiyeceklerden sindirim sistemi yoluyla gerekli malzemeyi elde etmemiz gerekiyor yalnızca.
 
Doymak değil beslenmek önemli
Yemek yerken nelere dikkat etmeliyiz? Mesela alışılmışın dışında çorbayı en son için, tatlıyı gece 22.00'den sonra yiyin gibi önerilerde bulunuyorsunuz, neden?
Yiyeceklerimizi yerken doymak değil, beslenmek önemli. Doğadaki tüm canlılar sadece açlıklarını gidermek için değil, bedenlerini sağlıklı ve güçlü tutmak için yer. Bu nedenle yediğimiz yemeklerde ilk önce besleyici değeri en yüksek gıdalardan başlamalıyız. Bu gıdaları yerken de sindirim sisteminin rahat çalışmasına özen göstermeliyiz. Mesela tek başına et yemek yerine eti sebze veya salatayla yersek çok daha kolay sindirilir. Aynı şekilde önce sıvı olan çorbayı içmek, mideyi çorbayla kaplamak demektir. Sonrada yediğimiz katı yemekler çorbanın arasına giremediği için şişkinlik yaratıp sindirimi zorlaşabilir. Önce katı olan yemekleri yediğimizde sonradan sıvı olan çorba çok daha kolay aralara yerleşip hazmın kolaylaşmasını sağlar. Hem daha fazla yemek yemiş hem de doymuş oluruz.
 
Peki tatlı?
Tatlıyı neden gece 22.00'den sonra yemeliyiz, çünkü vücudumuz şeker ihtiyacını karşılamak için besinleri sindirerek içerisinde mevcut olan kompleks şekerleri kullanır. Eğer biz ona yemek yanında tatlı verirsek, tatlıların içerisinde bulunan basit şekerler sindirime gerek olmadan kullanılabildiğinden, sindirim sistemi diğer gıdaların sindirimine o kadar önem vermez. Dolayısıyla yemeğin yanında yediğimiz tatlı, vücudumuza girmiş ama yanındaki yemeğin içerisinde bulunan ve vücudun temel ihtiyaçları olan proteinler, yağlar yeterince sindirilememiş olur. Sabah kahvaltısı öğleye kadar sindirilir. Öğlen yemeğinde tatlı yemezsek o da akşam 22.00'ye kadar sindirilir. Böylece vücut temel ihtiyaçlarını almış olur, gece 22.00'den sonra tatlı yersek, bu diğer gıdaların sindirimini etkilemez. Vücudumuz da, biz de zarar görmeyiz. Tabii ki her gece bunu yaparsak bizden daha akıllı olan bedenimiz tatlı ihtiyacının geldiği bu saatleri bekler, gündüz çalışıp yemekleri sindirmez. Bunu haftada en çok 2 defa yapabiliriz.
 
Beden aklını hangi gıdalar nasıl çalıştırır, hangileri nasıl aptallaştırır?
Beden aklı, vücudun ihtiyacı olan gıdaları alması için onu her zaman yönlendirir. Buna ağzımızın tadı tuzu deriz. Bazen tuzlu, bazen tatlı, bazen de ekşi bir şeyler isteriz. Fakat vücudumuzun en önemli ihtiyacı şekerdir. Eğer biz şekeri basit şeker olarak tatlılardan ve hamur işi gıdalardan alırsak bedenimiz şekere kolay yoldan ulaşmış olur ve dolayısıyla tembelleşir.
 
Peki hayati önemi olan şekeri nereden almalıyız?
Sebze, kuruyemiş ve bakliyatlardan vücudumuzun ihtiyacı olan şekeri alabiliriz.
 
Bu beslenme modelinde neler yasak?
Bedenin aklını karıştıracak ve tembelliğe teşvik edecek kolayca şekere dönebilen gıdalar yani tatlı, hamur işi, mısır gevreği gibi gıdalardan kaçınmanız lazım. 
 
Olmazsa olmazlar
 
1. Sabah erkenden en çok 1 dilim ekmek ile mükellef bir kahvaltı.
2. Öğlen besleyici değeri yüksek gıdalardan oluşan bir yemek.
3. Öğünlerde iyice doymak.
4. Aralarda çiğnenip yutulacak ve sindirim sistemini tetikleyecek bir şey yenmemesi.
5. Akşam bir şey yemeden önce 30-40 dakikalık bir yürüyüş.
6. Gece, meyve gibi hazmı zor olan şeyler yememek.
7. Gece en geç 24.00-01.00 civarı uyuyor olmak.
 
Röportaj: Nur Toprakoğlu



ebf82dbb9de14e9eb8d4b022305033d2

19 Mayıs 2020 Salı

Dolgun ve dik kalçalar için yapılması gerekenler

Kök hücre ile poponuzun istediğiniz bölgesine dolğunluk sağlanabiliyor.



Kök hücre ile poponuzun istediğiniz bölgesine dolğunluk sağlanabiliyor.
Dolgun ve dik kalçalara sahip olmak
Türk kadınları için artık bir hayal değil. İlerleyen yaşla ve alınan kilolarla sarkan kalça bölgenizi dikleştirmek için yeni nesil popo kaldırma, kök hücreyle implant tedavisi ya da liposuction yöntemlerine başvurmanız yeterli.
Dolgun basenlere sahip olan Türk kadınları, daha ince gözükebilmek için her türlü fedakârlığı yapmaya hazır. Geçmişte; kabarık elbiseler, Viktoryen tarzı etekler ya da şalvarlar yardımıyla gizlenen basenler, 20. yüzyılla birlikte yüklerinden kurtuldu. Düşük belli pantolonlar, kalem ya da mini eteklerle sadece basenlerimiz belirginleşmedi, bacaklarımızı da adeta yeniden keşfettik. Ancak çoğu zaman orantılı basenlere sahip olmak için sadece diyet ve egzersiz yapmak yeterli olmuyor. Popo estetiği de önem kazanıyor.
Önceleri liposuction ile hayatımıza giren popo estetiğinde son günlerde ataçlarla popo kaldırma ve kök hücreyle implant tedavisi gibi yeni nesil teknikler kullanılıyor. Ancak birçok hasta daha kesin sonuçlar elde etmek ve risk almamak adına liposuction'ı tercih ediyor. Bilindiği gibi yağ enjeksiyonu; basen büyütmek ya da dolgunlaştırmak için tercih edilen en iyi yöntemlerden biri… Basenin alt kısmı ve bacağın iç tarafındaki fazla yağlar, liposuction ile alınarak eksik ve boş olan alanlara enjekte ediliyor.
İki, üç milimetrelik deliklerden girilerek fazla yağlar alınıyor, özel bir işlemden geçirildikten sonra yine aynı ölçüde açılan deliklerden uygun yerlere yerleştiriliyor. Üstelik bu işlem sayesinde basenden yağların alınmasıyla bacak boyu, 10 – 15 cm daha uzun gözükebiliyor. Ancak liposuction yöntemiyle küçültülen kalçalar için bir de popo kaldırma işlemi yapılacaksa daha farklı yöntemlere de başvurulabilir.
 

Ataçlama yöntemi
Kalçalar yaşla birlikte gevşeyen dokular ya da genetik kodlar nedeniyle sarkabiliyor. Bu durumda basenleri dikleştirmek için; şayet cilt ileri derecede gevşemişse öncelikle cilt sarkıklıkları gideriliyor. Daha sonra gerekirse protez uygulanabiliyor ya da ataçlarla direkt popo kaldırma işlemi tamamlanıyor. Op. Dr. Tunç Tiryaki; popo bölgesinin, ataçlama işleminin uygulandığı en zor bölgelerden biri olduğunu dile getiriyor. "Çok hafif düzeyde sarkmalarda sadece şekil verici liposuction ile optik bir düzelme elde etmek mümkün. İleri düzeyde sarkmalarda gluteal kas altına aynen memede yaptığımız gibi bir silikon implant yerleştirebiliyoruz. Son günlerde oldukça popüler olan ataçlama işleminde ise gluteal kas dediğimiz kalça kası, kalça kemiğine elastik bir iplik ile tutturuluyor ve kendi üstünde toparlanıyor. Bu uygulamanın da tıpkı göğüs ataçlaması gibi hastane ortamında, hafifçe uyku halinde yapılması gerekiyor. Sabah gelen hasta ameliyathane koşullarında hafifçe uyutuluyor, bölge önceden işaretlenen yüksekliğe üç noktadan ataçlanıyor ve bir plaster ile destekleniyor. Uygulama iğne ile yapıldığından herhangi bir iz oluşmuyor. Genellikle sonucu daha kalıcı kılmak için hafif bir liposuction ile birlikte uyguladığımız vakalar da söz konusu. Bu uygulamanın avantajı kesi gerektirmemesi. Ancak hastaların beklentilerinin de gerçekçi olması gerekiyor. Kilolu hastalarda ise bu yöntem kesinlikle uygulanmamalı." Türkiye'de bu yeni yönteme başvuran kadınların sayısı oldukça fazla. Ancak yepyeni bir alternatifi de mevcut; kök hücre tedavisi… Bu noktada hemen bir uyarı yapalım. Kişinin vücudunda farklı birçok kök hücre yer almakta. Bunların bazıları kullanılabilirken, bazıları hiçbir işlev göstermiyor. Örneğin yetişkin bir kişinin tüm dokularında, o dokunun bütünlüğünü ve devamlılığını sağlamak için doku hücrelerinin küçük bir yüzdesi kadar erişkin kök hücresi (Multipotent kök hücreler) bulunuyor. Bu multipotent karakterli erişkin kök hücrelerin sayıları dokudan dokuya değişmekte, ancak ait oldukları doku içinde sabit kalmakta. Görevleri ise yaralanma, hastalık gibi nedenlerle oluşabilecek doku hasarı veya kaybını telafi etmek, onarmak. Örneğin parmağımızı yaraladığımızda, yaranın iyileşmesi bu şekilde sağlanıyor.
 
 
Yağ dokusundan elde edilen kök hücreler  
Plastik ve rekonstrüktif cerrahide; vücudumuzda bulunan öncü bağ dokusu hücreleri sıklıkla kullanılıyor. İç hücre kitlesindeki mezoderm tabakadan meydana gelen mezenşimal kök hücreler (MSC) yakın bir zamana kadar sadece kemik iliğinden ve kordon kanından elde ediliyordu. Artık gelişen teknolojiyle birlikte bu hücreler yağ dokusundan da elde edilmeye başlandı. "Eskiden en iyi cins kök hücrenin kemikten alınması gerektiğini düşünürdük. Ancak yapılan araştırmaların sonucunda yağ hücrelerinden elde edilen kök hücrelerin oldukça fazla olduğu keşfedildi. Hatta karın bölgesindeki yağ dokusunda, diğer dokulardakilere oranla yaklaşık 500 kat daha fazla mezenşimal kök hücre olduğu saptandı. Yağdan elde edilen bu hücreler vücudun her bölgesinde ihtiyaca göre şekil değiştirebiliyor. Estetik cerrahlar bu hücreleri deri ve doku nakli için kullanırken, kalp cerrahları yüz felcinde ya da kalp ameliyatlarında kullanabiliyorlar. Hatta bu kök hücreler sayesinde artık organ nakli yapmak yerine, kök hücre nakli yapılarak hastanın kendi hücreleriyle organın tekrar yapılandırılması sağlanıyor. Araştırmalara göre herhangi bir nedenle doku bozukluğu gerçekleştiğinde zarar gören hücrelerden ortaya çıkan moleküllerin, öncü doku hücrelerini uyararak hasarlı bölgeye yönlendirdikleri ve orada doku hücresine dönüşmesinin sağlandığı da keşfedildi. Bunun üzerine de günümüzde birçok uzman kök hücrelerden faydalanarak dokuları onarıyor ve yeniden oluşmasına yardımcı oluyor. Doku Mühendisliği olarak tanımlanan  bu açılım artık tıbbın birçok dalında da uygulanmaya başlandı" diye açıklayan Tiryaki, vücudumuzdaki kök hücreler sayesinde doğal estetik ameliyatların artık gerçekleşebildiğini de sözlerine ekliyor.
İki buçuk saat süren Cellution yöntemi ile insan vücudundan alınan yağ dokuları ayrıştırılarak içerisindeki kök hücrelere ulaşılabiliyor artık. Tiryaki uygulama sürecini; "Bu yöntem ile önce klasik liposuction ameliyatı yaparak hastanın fazla yağ olan bölgesinden ince kanüller yardımıyla yağ alımı gerçekleştiriyoruz.
Ardından aldığımız bu yağ dokusunu Cellution ile ayrıştırarak içerisindeki kök hücreleri buluyoruz. Elde ettiğimiz bu kök hücreleri, yine iğneyle ihtiyaç olan bölgelere enjekte ediyoruz. Böylece vücudunuza yabancı bir doku girmiyor ve istenmeyen reaksiyonlara maruz kalmıyorsunuz" diyerek açıklıyor ve bu yöntemin önce göğüs büyütmede kullanılmaya başlandığını, şimdi ise popo estetiğinde başarıyla uygulandığını belirtiyor. Karın ve basen bölgesinden alınan yağların içinden elde edilen kök hücreler sayesinde popodaki boşluklar dolduruluyor ya da hastanın isteği doğrultusunda popodaki belli bölgelerde dol gunluk sağlanıyor. Tiryaki, hastalarının bu uygulamayı tercih ettiğini dile getiriyor.
 

Debora Zakuto



974a8968a1bb43608443a0fc6dd9dfdc

Ekim 2018 nasıl geçecek?

Bengü Karagül, astrolojik açıdan ekim ayını yorumladı.



Bengü Karagül, astrolojik açıdan ekim ayını yorumladı.
Ekim ayı boyunca Jüpiter , Akrep burcunda ilerlerken, öze dönme derinleşme ihtiyaçları artacak, karmik kabiliyetler açığa çıkmak ve görünür, kullanılır olmak için bireyleri zorlayacaktır. Dipte derinde kalan arzular gün yüzüne çıkabilir. Arzularımızın mevcut ihtiyaçları karşılaması ve günün koşullarına uygunluğu çatışma yaratacaktır. Zaman yöneticisi Satürn, Oğlak'ta ilerlerken sorumlulukları sürekli hatırlatarak arzular ve zorunlu tercihler konusunda bizi uyaracaktır. 9 Ekimde Terazi burcunda gerçekleşen Yeni Ay adalet konusuna vurgu yaparken, burcun yöneticisinin geri harekette oluşu aksamaların olacağına işaret ediyor. Huzur arayışı yoğunlaşacak ancak koşullar gerginleşecektir. Geçmişten gelen çözülmemiş, kamuya mal olmuş davalar gündem olabilir. Bu dönem uzlaşma arayışları yoğun olacaktır.
 
6 Ekim'de başlayacak Venüs geri hareketi yönettiği alanlarda duraklamalara, beklentilerin geç gerçekleşmesine veya ertelenmesine neden olacaktır. Venüs'ün geri hareketi, enerji akışı yavaşladığı için, gözden geçirmelere vesile olur. İlişkilerde kopuşlar, bereketsizlik söz konusu olabilir. Amaçsız, sürekli şikayet edip üretmeyen insanlar için, zorlu bir dönemin başlangıcına işaret eden olaylar gelişebilir. İş yerlerinde tasarruf tedbirleri artırılabilir.
 
10 Ekim'de Merkür burç değiştirip Akrep burcuna geçince, hesaplaşmalar söz konusu olabilir. Sırlar açığa çıkabilir. Akrep burcunun yöneticisi Mars, Oğlak burcunda Güney Ay düğümü ile görünüm halinde olduğu için geçmişin bugüne etkisini yorumlamak, özeleştiri yapmak mümkün olacaktır.
 
24 Ekim'de gerçekleşecek olan dolunayda gerginlik, eleştiri artacaktır. Uyum ve dengenin zarar gördüğü bir enerji açığa çıkabilir.
 
5 Ekim-17 Kasım 2018 tarihleri boyunca sürecek olan Venüs Retrosu pek çok alanda etkili olacak. Gezegenlerin Retrosu-geri hareketi, gezegenin kendi yörüngesindeki dönüş esnasında, hızının düşüp, Dünya'nın gerisinde kalmasıdır. Retro gezegenin, Dünya'nın yaşam alanlarında yönettiği konularda enerjisi düşer. Etkisi azalır. Bu azalma, yaşamsal gözden geçirmeler, içe dönmeler ve farkındalığı öze yansıtmakta kullanılır. Retrolarda ruhun tekamül arzusu kendisini daha yoğun farkettirir. Kişi ilerlediği yolda bu arzudan uzaklaştıysa, retrolarda yavaşlayan, aksileşen yaşam alanlarından uzaklaşmak istiyor olabilir. Ruhsal astrolojide Venüs; varlığımızı ifade etmemize ve mutlu olmamıza yarayan haz konularını, finansal hayatımızı, ilişkilerimizi yönetir. Retro dönemlerinde üretim ve finans konularında sürüdürelebilir hedefler koymak önem kazanır. Venüs haz veren konular, güzellik ve estetikle ilgilidir. Hayattan haz aldığımız alanlarda sadeleşmeler, estetik algımızda değişiklikler olası. Derin bir mutsuzluk ve hayal kırıklığı hissi ve yönsüzlük, ilişkilerde beklentilerin karşılanmaması söz konusu olabilir. Bu haftadan başlayarak zevklerin sanatla ve hobilerle bağdaştırılması, el işi her tür üretimin artırılması yönsüzlük duygusunu ortadan kaldırır. Venüs retrosu; sadeleşme, öz disiplin, içe dönme, kendiyle barışık olma konularında imkanlar sağlayacağı için retronun başından sürece uyumlanmak işinizi kolaylaştırır. Hedef koyamaz, eksikleri borçla kapatıp, sadeleşmek yerine büyürsek Venüs retrosu yanlızlık, statü kaybı ve borç yaratacaktır.
 
Ekim ayını verimli geçirmek için; doyumsuz zevklerin tatmininden uzaklaşmak, hazları sadelikte aramak gerekir. Geçmişin izlerini taşıyan ve kültürümüzün bizi besleyen yanları olan klasik Türk sanatlarını araştırmak, öğrenmek ve uygulamak için uygun zamanlardayız. Başlayıp yarım bıraktığınız hobilerinize dönebilirsiniz. İlişkilerde seçici olmak, yük getiren ve haz vermeyen insanlardan uzak kalmak veriminizi ve iç huzurunuzu artıracaktır. Venüs hormonlar, böbrekler, boğaz, troid, yumurtalıklar ile vücudun ahenk ve dengesini yönetir. Stres hormonu artarak denge bozulabilir. Akrebin yöneticisi Mars, Oğlak burcunda Güney Ay düğümü ile kavuşumda olduğundan, toplardamar rahatsızlıkları yaşanabilir.
 
Ayurvedic Astrolojide retro dönemlerinde taşlardan istifade edilir. Venüs Retrosu süresince Elmas veya Opal takmak faydalı olur. Venüs Kalp Cakrasını yönetir. Cakra için Yeşim taşı takmak uygun olur. Gül yağı ve gül suyu çakranın frekansını yükselterek, burcun temsil ettiği alanlarda enerji dengesi sağlar.



99b46d61d90049a09b5c7adb5cf5335b

12 Mayıs 2020 Salı

Disleksi nedir?

Disleksi belirtileri nelerdir? Disleksi tedavisi nasıldır? Disleksi hastalığına dair her şey haberimizde!



Disleksi belirtileri nelerdir? Disleksi tedavisi nasıldır? Disleksi hastalığına dair her şey haberimizde!
Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, disleksinin okuma bozukluğu ile giden Özgül Öğrenme Bozukluğu olduğunu söyledi.
 
Disleksi nedir?
"Özel öğrenme güçlüğü" olarak adlandırılan disleksi, okul öncesi dönemde belirtiler vermesine rağmen en çok ilkokul döneminde belirgin hale geliyor. Akademik becerilerde yaşanan zorlukların süreklilik gösterdiğini belirten uzmanlar, çocuğun yaşıtlarına göre geç okuyup yazmasının disleksi belirtisi olabileceğine dikkat çekiyor.
 
Özgül Öğrenme Bozukluğu (ÖÖB) teriminin zihinsel ve duyusal engellilik, ruhsal ve nörolojik sorunlar ya da psikososyal olumsuzluklar ile açıklanamayan bir grup 'spesifik' öğrenme bozukluğunu tanımlamak için kullanıldığını ifade eden Başak Ayık, "Bu bozukluktaki öğrenme sorunları birçok alanda görülebilmekle birlikte akademik olarak temelde üç ana grup olarak özetlenebilir; okuma bozukluğu (disleksi), yazılı anlatım bozukluğu (disgrafi), matematik bozukluğu (diskalkuli)" diye konuştu.
 
Disleksisi olan bireylerin sözcükleri doğru okuma, okuduğunu anlama ve okuma hızlarında problemler olduğuna dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, "Okuma yazmayı öğrenmede yaşıtlarına göre gecikme görülür. Okurken yanlış ve yavaş okuma, harf, hece ve satır atlama sıktır. Okuduğunu anlamada güçlük çekerler" dedi.
 
Disleksinin nedenleri nelerdir?
Disleksinin genetik ve çevresel etkenlerin etkileşimi sonucu ortaya çıktığını belirten Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, "Genetik sebepleri araştıran birçok çalışma yapılmıştır ve birçok gen ile ilişkili bulunmuştur. Yapılan ikiz ve aile çalışmaları da genetik kökenli bir hastalık olduğunu destekler. Disleksisi olan bireylerin ailesinde Özgül Öğrenme Bozukluğu görülme sıklığı normal popülasyona göre 5-12 kat artmıştır. Beyin görüntüleme çalışmaları neticesinde beyinde normalden farklı yapısal özellikler bulunmuştur. Çevresel faktörlerden önemlileri erken doğum, düşük doğum ağırlığı, anne karnında nikotin maruziyeti, beslenme sorunları ve eğitim yetersizliği olarak tanımlanmıştır dedi.
 
Disleksi ne zaman ortaya çıkar?
Okul öncesi dönemde belirtiler veren disleksinin belirgin hale geldiği dönemin genellikle örgün eğitimin başladığı yıllar olan okul yılları olduğunu vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, şunları söyledi: "Akademik becerilerde zorluklar süreklilik gösterir. Ülkemizde ilkokul 1'de okuma yazma öğrenimi sırasında yaşıtlarına göre okuması geciken bu çocuklar, sonraki yıllarda yavaş okuma, yanlış okuma ve okuduğunu anlamama gibi sorunlar yaşarlar. Disleksi nörogelişimsel bir bozukluk olan Özgül Öğrenme Bozukluğu'nun bir alt tipidir. Nörogelişimsel bozukluklar genetik ve çevresel faktörlerin etkileşimi sonucu gelişimin erken dönemlerinde ortaya çıkar ve genellikle yaşam boyu süren durumlardır. Yani bir çocuk sonradan disleksi olmaz ancak etkilenen akademik becerilere olan gereksinimler bireyin kısıtlı olan yeterliliğini aşana kadar belirgin hale gelmeyebilir. Yani belirtilerin belirginleşmesi her çocukta aynı dönemde olmaz."
 
Beslenme bozukluğu dislekside etkili oluyor
Disleksiye sebep olan faktörler araştırılırken çevresel faktörlerin de beyinde yapısal ve işlevsel farklılıklara sebep olabileceğinin anlaşıldığını belirten Ayık, "Gelişimin erken dönemlerinde başlayan ve uzun süren ciddi beslenme yetersizlikleri beyin yapısında bu tarz değişikliklere yol açabilir. Bunun yanında vitamin ve mineral eksikliklerinin de öğrenme bozukluklarına yol açabileceği bilinmektedir. Beslenme bozuklukları öğrenme bozukluklarına yol açan çevresel faktörlerden biridir" dedi.
 
Disleksi sorunu olan çocukların özel ve zor yaşantıladıkları problemlerden dolayı uyum sorunu yaşadıklarını belirten Başak Ayık, "Eğer bu özel durumları fark edilip gerekli ve yeterli destek sunulmaz ise farklı psikiyatrik hastalıklar görülebilir. Amerikan Psikiyatri Birliği 2013 yılında Disleksisi olan çocuk, ergen ve erişkinlerin özkıyım açısından risk grubunda olduğunu belirtmiştir. Uyum sorunları sonrası düşük benlik algısı gelişebilir" uyarısında bulundu.
 
Çocuğun eğitim gereksiniminin disleksisinin şiddetine göre belirlenmesi gerektiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, "Genellikle normal sınıfta ya normal ya da kaynaştırma eğitimi alırlar. Bazı çocuklar bunun yanında ek özel eğitime ihtiyaç duyabilirler" dedi.
 
Sosyal becerilerde sorunlar yaşayabilirler
Disleksisi olan bireylerin sadece akademik alanda değil hayatın başka alanlarında da sorunlar yaşayabildiklerini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, "Bunlardan biri sosyal becerilerde yaşadıkları problemlerdir. Kendilerini uygun ifade etme konusunda sorun yaşayabilirler. Eğer uygun zamanda tanınmamış ve gerekli destek sunulmamış ise uzun yıllardır süren çaba ve akademik zorluklar sonucunda depresif, kaygılı ve benlik saygısı düşük bireyler olabilir. Kişiler arası ilişkilerde sorunlar görülmeye başlar" diye konuştu.
 
Disleksi olan bireyi anlamak için disleksiyi bilmek gerektiğini vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, "Disleksili bireylerin akademik hayat dışında yaşadığı sorunlar hakkında bilgi edinerek çocuğun yaptığı davranışları ve kısıtlılıklarına göre ona yaklaşılmalıdır. İhtiyaç duyduğu destek için gerekli imkanlar sunulmalıdır" dedi.
 
Dislekside ebeveynlere düşen görevler nelerdir?
Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, ailelere düşen görevleri de şöyle sıraladı: "Çocuğunun gelişimini yakından takip eden her aile farklılık gördüğünde bu durumu tanımlamak için uzmana başvurmalıdır. Çocuğa destek veren olumlu bir çevre ortamı hazırlanmalı. Uzman ile birlikte çocuğuna yaşadığı problemi uygun dille anlatıp,güçlü ve zayıf yönlerini fark etmesini sağlanmalıdır. Destekleyici ve cesaret verici olmalı, olumlu ve güçlü yönlerini vurgulamalıdır. Öğretmenleriyle olan iletişim güçlü tutulmalıdır. En önemlisi çocuklarını başka çocuklarla kıyaslamamalıdır."
 
Dislekside zeka problemi yok
Toplumda disleksisi olan bireylerin zeka problemi olduğuna dair yanlış bir kanı olduğunu ifade eden Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, "Buna en önemli kanıt disleksili olduğu bilinen Einstein, Leonardo da Vinci, Rodin, Churcill ve Cher gibi bilim adamları ve sanatçılardır. Bu bireylerde zeka tamamen normal veya üstün olabilir. Buradaki problem beyindeki öğrenme bölgelerindeki sorunlar sonucunda ortaya çıkan öğrenme sorunudur. Zeka problemi olduğuna dair önyargının kırılması için sadece ailelerin değil tüm toplumun bilinçlenmesi, bu konuda çalışan eğitimci ve sağlık çalışanlarının toplumun bilinçlenmesini sağlamak için ellerinden geleni yapması önemlidir" dedi.
 
Öğretmenlere de bu konuda görevler düştüğünü hatırlatan Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, "Çocuğun okuma seviyesini tespit ettikten sonra tümden gelim yöntemini kullanmaları faydalıdır. Sık sık tekrarlama yapmaları, sabırlı ve olumlu tutum içinde olmaları, güdüleyici ve teşvik edici olmaları süreci olumlu etkiler. Bu çocukların dikkati çabuk dağıldığından kısa çalışmalar daha etkilidir. Dikkati arttırıcı etkinlikler ve hafıza oyunları da destekleyici olarak kullanılabilir" tavsiyesinde bulundu.
 
Disleksi tedavisi nasıl olur?
"Disleksi ve tüm öğrenme güçlüklerinin tedavisi eğitimdir" diyen Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, şunları söyledi: "Bu eğitim okulda verilenden farklıdır çocuk normal bir okulda eğitime devam ederken yanı sıra bireysel ya da grup halinde özel bir eğitime alınır. Eğitim bu alanda uzmanlaşmış kişiler tarafından verilmelidir. Öğrenme güçlüğünü ortadan kaldıracak ilaç tedavisi bulunmamaktadır. Ancak eşlik eden psikiyatrik bir hastalık (kaygı bozukluğu, depresyon vs.) varsa onların tedavisi önemlidir. Dikkat eksikliği eşlik eden bireylerde dikkati artıracak ilaçlar kullanılabilir. Disleksinin şiddetine göre sunulan eğitim desteğinin süresi ve yoğunluğu değişir. Hafif düzeydeki olgularda kısa süreli eğitim desteği bile yeterliyken; ağır vakalarda destek sürmesine rağmen akademik zorluklar devam edebilir."
 

  
Disleksiyi anlamanın 15 yolu
 
Dirim Yaşam Akademisi Başkanı Nuran Dirim Ayral, 'okul öncesi', 'okul çağı' ve 'yetişkinlerde' disleksiyi farketmenin yöntemleri hakkında önemli bilgiler verdi.
 
Okul öncesi çocuklarında disleksi nasıl anlaşılır?
 
Konuşma ve işitmede yaşanan zorluklar: Örneğin araba yerine 'abara' diyorsa; sözcüklerin telaffuzunda güçlük yaşıyorsa; sözcükleri hecelemekte ya da heceleri birleştirmekte zorlanıyorsa; konuşurken sesleri sözcüğe dönüştürebilmede sorun varsa...
 
Öğrenme zorlukları:
Dislektik olan çocuklar fonoloji sürecinde (seslerin işlenmesi) ve görsel–sözel tepki hızında, temel öğrenme konularında zorluk yaşayabilirler.
Kendi kelime haznelerini oluşturmada yavaşlık. Genellikle okul öncesi dönemdeki dislektik çocuklar, kısıtlı sayıda sözcük kullanır.
Sesleri, harfleri, renkleri ve sayıları hatırlamakta yavaşlık. Dislektik çocuklar bildikleri nesnelerin bile adlarını hatırlamakta yavaştırlar.
Kısa şiirleri ya da tekerlemeleri ezberlemede zorluk yaşarlar.
En sevdiği videoların bile konusunu hatırlamakta zorluk çekerler.

 
Fizksel zorluk çekip çekmediğine bakın:
Kalem tutma, düğme ve fermuarlarla sorun yaşama ya da diş fırçalama gibi hassas motor becerilerin gelişiminde yavaşlık, sol ve sağı karıştırma, müziğin ritmiyle hareket etmede zorluk.
 
Okul çağı çocuklarında disleksi nasıl anlaşılır?
 
Harfleri ve sayıları ters yazma: Yazmayı öğrenirken çoğu ana sınıfı ya da birinci sınıf öğrencisi sayıları ve harfleri yanlış yazmaktadır. Yine de bu daha büyük çocuklar için disleksi belirtisi olabilir ve harfleri ve sayıları ters yazma durumu süreklilik gösteriyorsa çocuğunuzun disleksi için test edilmesi gerekebilir.
 
Okuma zorluğu: Çocuklar ve gençler arasında disleksi; öncelikle, okumayı akranlarından yavaş öğrenmeleri ya da kendi yaş seviyelerinin gerisinde kalan okuma hızı ile anlaşılır. Bu disleksinin birincil belirtisidir. Okuma sorunları arasında şunlar da bulunmaktadır:
 
Harfler ve sesler arasındaki bağlantıyı öğrenmede gerilik: "At" "et" "kara" para" gibi kısa sözcükleri birbiriyle karıştırma.
 
Okuma, heceleme ve yazmada hata yapma: Simetrik harflerin yazımını karıştırma ("d" yerine "b"); tersten okuma, harfleri baş aşağı şeklini algılama ("u" yerine "n"); harflerin yerini değiştirme.
Not almada ve bir sonraki bölümde neler olabileceğini tahmin etmede zorluk çekme.
 
İşitsel (dinleme) ve heceleme sorunları: Disleksinin altında yatan neden, fonolojik işleme, sözcüğü işitme ya da görebilme onu farklı seslere ayırabilme ve her bir sesi sözcük oluşturacak harflere dönüştürme problemidir. Bu çocuklar için özellikle okumayı zorlaştırsa da sık sık çocukların dinleme ve açık ve doğru bir şekilde konuşma yetisini de etkilemektedir.
 
Belirtiler şunlardır: Hızlı talimatları anlamada ya da verilen talimatın kısımlarını hatırlamada sorun. İşitilen şeyi hatırlamada zorluk.
 
Düşünceleri söze dökmede zorluk: Çocuk tereddütlü konuşabilir ya da cümleleri yarım bırakabilir.
 
Heceleri karışık söyler: Anlatmak istediği şey için bozulmuş cümleler ya da benzer sözcükler kullanır.
 
Bozuk konuşma: Çocuk anlatmak istediği şey için yanlış sözcükler ya da benzer sözcükler kullanır. Kısa şiirler yazmada ya da kavramada zorluk çeker.
 
Fiziksel belirtilere bakın:
Disleksi mekansal düzen ile ilgili sorunları da kapsar, dislektik çocuklar motor becerilerle ilgili de sorun yaşar. Motor becerilerle ilgili sorunlar için yaygın belirtiler şunlardır:
Yazma ya da kopyalamada sorun. El yazıları okunmaz haldedir. Sık sık sol ve sağ; kavramlarını karıştırır.

 
Duyusal ya da davranışsal belirtiler:
Dislektik olan çocuklar özellikle okulda akranlarına görece daha kolay okurken ve yazarken gördüklerinde sorun yaşarlar. Sonuç olarak bu çocuklar daha az zeki ya da bir şekilde başarısız hissederler.
Disleksi teşhisi konmadığı için;
Çocuğun öz saygısı düşüktür .
Çocuk geride kalır ya da depresiftir, sosyalleşmek ya da arkadaşları ile beraber olmak ilgisini çekmez.
Çocukta anksiyete gözlenir. Bazı uzmanlar dislektik çocuklarda anksiyetenin en sık rastlanan duygusal semptom olduğunu ifade etmektedir.
Bu çocuklar sık sık kendini öfke ile gösteren bir hayal kırıklığı yaşarlar. Yaşadığı öğrenme zorluğundan dikkatleri uzaklaştırmak için "oyunculuk" dahil olmak üzere davranış bozukluğu gösterir.
Odaklanma sorunu yaşarlar ve "aşırı aktif" ya da "gündüz düşü" yaşıyor gibi görünürler.

 
Engelleme mekanizmaları:
Dislektik olan çocuklar akranları, öğretmenler ve ebeveynlerinin olduğu ortamlarda okuma, yazma ya da konuşma ihtimalinin bulunduğu yerlerde bulunmaktan kaçınırlar.
Mahçup olma korkusu ile halka açık bir şekilde yüksek sesle okurken kendilerini kötü hissedebilirler.

 
Yetişkinlerde disleksi nasıl anlaşılır?
Okuma ve yazma ile ilgili sorunlara bakın:
Uzun zamandır disleksi ile yaşayan yetişkinler çocukların yaşadığı problemlerin aynısıyla mücadele ederler. Yetişkinler arasındaki yaygın okuma ve yazma sorunları aşağıdaki gibidir:
Yavaş ve hata yaparak okumak.
Yanlış hecelemek. Dislektikler aynı sözcüğü yazının tek bir bölümünde çeşitli şekillderde hecelerler.
Yetersiz kelime haznesi.
Planlama ve organizasyonda zorluk, bilgi verme ve özetlemede problem yaşama.
Zayıf hafıza becerileri ve okuduktan sonra bilgiyi akılda tutma sorunu.

 
Bazı becerilerin ortalamadan daha gelişmiş olup olmadığına bakın:
Dislektikler okuma zorluğu çekseler de bu zeka eksikliği göstergesi değildir. Aslında dislektikler "becerili insanlardır" ve başkalarını okumakta sezgileri son derece yüksek ve etkilidir. Mekana ait düşüne becerileri son derece güçlüdür ve bu tür beceriler gerektiren mühendislik ve mimarlık gibi alanlarda çalışabilirler.

 
Korkunç sonuçlara yol açabilir
Yukarıdaki belirtilerden herhangi biri nedeniyle çocuğunuzda disleksi olduğunu düşünüyorsanız çocuğunuzun öğretmeni ve doktoru ile konuşun. Erken teşhis, dislektik çocuğun öğrenme soruları ile başa çıkmasına yardımcı olmak için önemlidir.
Dislektik çocukların karşılanmayan ihtiyaçları ileriki yaşamlarında korkunç sonuçlara yol açabilir. Örneğin lise öğrencilerinin dörtte biri lise eğitimini yarıda bırakmaktadır.

 
"Bu çocuklar herkes kadar akıllıdır, sadece beyinleri farklı çalışır"
Disleksi öğrenme güçlüğünün sadece bir tipidir. Öğrenme güçlüğü olan çocukların yüzde 80'i disleksi olduğu için genelde öğrenme bozukluklarının hepsine halk arasında ve medyada disleksi denmeye başlanmıştır. Özgül öğrenme güçlüğü, bir çocuğun zekası normal ya da normalin üstünde olmasına rağmen dinleme, düşünme, anlama, kendini ifade etme, okuma-yazma veya matematik becerilerinde yaşıtlarına ve zekasına oranla düşük başarı göstermesidir.
 
Disleksi beynin çalışma biçimi ile ilgili bir sorundur ve öncelikle okuma zorluğu ile karakterize edilen bir öğrenme bozukluğudur. Disleksinin düşük zekayla ilgisi yoktur. Her ne kadar disleksi yaşam boyu süren bir durum olsa da tanı konulduktan sonra tedavi için herhangi bir ilaç kullanılmaz, yanlız eğitimle tedavi edilebilir ya da hafifletilebilir. Disleksi olan bazı çocuklar öğretmenleri ve aileleri tarafından farkedilmedikleri zaman ilgisiz ya da konsantrasyon güçlüğü yaşayan çocuk olarak adlandırılırlar. Disleksi zeka ya da motivasyon ile ilgili bir sorun değildir. Bu çocuklar herkes kadar akıllıdır. Sadece beyinleri farklı çalışır. Bu fark, bilgileri almayı ve işlemeyi etkiler. Ülkemizde öğrenme güçlüğü çok farkında olunan bir alan değildir. 2017 yılından itibaren televizyonlarda gösterilmeye başlayan kamu spotu yayınlarıyla halk tarafından duyulmaya başlanıp ilgi gösterilmeye başlanmıştır.
 
Birçok çocuk için disleksi okula başladıklarında ve akademik beceriler kazanmakta başarısız olduklarında göze çarpar. Yani çocukların ilkokula başladıkları ilk aylar çok önemlidir. Akademik belirtiler farkedilince zaman kaybetmeden çocuğu bir uzmana götürmesi için aile öğretmen tarafından yönlendirilmedilir. Özellikle ilkokul birinci sınıf okutan öğretmenlere bu konuda çok sorumluluk düşmektedir. Öğretmenlerin öğrenme bozukluğu hakkında bilgi sahibi olması ve yönlendirmesi hayati önem taşımaktadır. Çünkü öğrenme bozukluğu olan bir çocukta eğitim ne kadar erken başlarsa o kadar ilerleme kaydedilir."
 

 
Disleksiye sahip çocuklara oyun önerileri
 
Uzman Psikolog Ece Akın Bakana, disleksiye sahip çocuklar için birkaç oyun önerisinde bulundu.
 
Son harf ile kelime türetme oyunu:
Siz bir kelime söyleyin çocuğunuzun son harfi ile başlayan bir kelime bulmasını isteyin, oyun bu şekilde devam ettirin.
 
Alkış oyunu:
Kelimeleri alkışlarla hecelere bölün; a-ra-ba kelimesini her heceyi söylerken bir alkış yapın.
 
Hikaye anlatma:
Herkes bir cümle ekleyerek hikayeyi oluşturur. Hikayeyi oluştururken hem önceki olayları hatırlamak hem de yeni bilgiyi bu olaylar ile ilişkilendirme becerisi gelişir. Bunun oyun şeklinde ailece yapmak eğlenceli olmasına yardımcı olacaktır. Hikayeyi oluşturan cümlelerin görsel olarak canlandırılabilecek imgelerden oluşması önemlidir.
 
Eşini bulma:
Oyun kartları ya da hafıza kartları ile oynayabilirsiniz. Başlamadan 24 kartın (12 çift) hepsini ters olarak düzenleyin daha sonra her defasında bir kartı seçip ona dikkatle bakın. Diğer denemelerde ilk olarak açtığınız bu kartın eşini bulmaya çalışın. İlk baktığınız kartın eşini bulduğunda o çifti oyundan çıkarın ve diğer çiftleri bulmak için oyuna devam edin. Burada önemli olan giderek daha kısa sürede eşleri bulabilmektir. Süre tutarak çalışmayı devam ettirebilirsiniz.
 
Soru-cevap oyunu:
Bu oyun için bir konu hakkında sorular ve cevapların yazılı olduğu kağıtlar hazırlayın. Seçtiğiniz konu sosyal bilgiler dersi ile ya da bir spor dalı ile ilgili olabilir. Soruları herkes sıra ile çekip, okuduktan sonra cevaplamaya çalışmalıdır. Doğru cevabı bilen puan kazanır. Cevapları isterseniz soru kartlarının arkasına ya da altlarına kapalı kalacak şekilde yazabilirsiniz.
 



e4828d8a800b4d4ba36825968cc1f109

Sıcak havada hasta olmak

Havalar sıcakken neden hasta oluruz? İşte işte yazın hastalanmamızın 5 nedeni...



Havalar sıcakken neden hasta oluruz? İşte işte yazın hastalanmamızın 5 nedeni...
Yazın en sıcak günlerinin yaşandığı bu günlerde elinde mendille dolaşan birini gördüğünüzde hiç kuşkusuz aklınıza gelen ilk soru; " Bu güzel havada da hasta mı olunur?" oluyor. Ama ne yazık ki bu güzel havalar da hasta ediyor hem de azımsanmayacak kadar çok sayıda kişiyi yatağa düşürebiliyor. Bilinçsiz klima kullanımından kulağa su kaçmasına kadar yazın maruz kalınan birçok etken bu hastalıklara zemin hazırlıyor. Acıbadem Taksim Hastanesi KBB Uzmanı Ahmet Erdem Kılavuz, yaz aylarında bizi hasta eden 5 nedeni şu şekilde anlattı:
 
1- Havuz ve deniz suyu, dış kulak iltihabı neden oluyor
 
Orta kulak iltihabı ne kadar kış hastalığıysa, kulak kanalının enfeksiyonu sonrası gelişen dış kulak iltihabı da bir o kadar yazı seven bir hastalık. Deniz ve özellikle havuz suyu, dış kulak kanalındaki koruyucu düşük PH seviyesini yükseltip mikropların yerleşip ve üreyebileceği bir ortam oluşturuyor. Deniz ve havuz suyunun yanı sıra kulak çubuğu kullanımı da bu hastalığa davetiye çıkartıyor. Yoğun ağrı ve tıkanıklık hissi ile kendini gösteren bu hastalıktan korunmak için temizliğinden emin olmadığınız havuzlardan uzak durun, denize ve havuza girerken kulakları tıkaç ya da bone ile koruyun ve kulak çubuğu kullanmayın.
 

 
2- Klimalar üst solunum yolu enfeksiyonuna yol açabiliyor
 
Genelde kış aylarında daha çok görülmekle beraber üst solunum yolu enfeksiyonları, yaz aylarında kendi ellerimizle kış şartlarını oluşturduğumuz durumlarda da görülebiliyor. 30 derece sıcakta kış şartlarının nasıl oluştuğunu merak ediyorsanız cevabı basit: Klimalar. Kuru ve soğuk hava üst solunum yollarındaki mikroplara karşı savunma mekanizmalarını yavaşlatarak mikropların yerleşmesine ön ayak oluyor. Aslında bu yüzden kış ayları ve soğuk havalar bizi hasta ediyor. Bilinçsiz klima kullanımı da aynı etkilere yol açıyor ve sonunda hastaların doktorlara sorduğu ilk soru "Bu sıcak havada nasıl hasta oldum ben?" oluyor. Yapılan çeşitli araştırmalar insanlar için ideal ortam sıcaklığının 22-24 derece arasında olması gerektiğini ortaya koyuyor. Yazın klima mağduru olmamak için oda büyüklüğüne uygun klima kullanmalı, sıcaklık ayarını 22 derecenin altına indirmemeli ve direkt klima akımı altında uyumamaya dikkat etmelisiniz.
 
3- Bahar ve yaz aylarında havada artan polen miktarı alerjiyi tetikliyor
 
Bahar ve yaz aylarında, hem dışarıda geçirilen zamanın artması hem de doğanın olağan döngüsü gereği, bitkilerin uyanma ve üreme mevsimi olması itibariyle mevcut alerjiler artıyor. Alerji alt solunum yollarında astım, üst solunum yollarında ise burun tıkanıklığı akıntı ve hapşırmayla kendini gösteren rinite yol açabiliyor ve her ikisi de yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürüyor. Bu güzel mevsimin kabusa dönüşmemesi için alerji öykünüz varsa mevsim gelmeden kulak burun boğaz uzmanına başvurmalı, gereken tetkik ve tedavileri mevsim boyunca uygulamalısınız.
 

 
4- Sıcak ve kuru hava burun kanamasına yol açıyor
 
Her insan hayatı boyunca en az bir defa burun kanaması yaşamıştır. Burnu ikiye ayıran septum adlı duvarın ön kısmı kan damarlarınca çok zengin. Bu damarların yüzeyel olanları sıcaklık ve nem gibi dış faktörlere duyarlıdır. Sıcak ve özellikle kuru hava, bu damarları örten mukoza dokusunun kuruyarak kırılgan haline gelmesine ve dolayısıyla burun kanamalarına yol açıyor. Sık ve kolay burun kanaması öykünüz varsa, güneş ve sıcağın etkili olduğu öğlen saatlerinde dışarı çıkmayın. Ayrıca bu tür sık ve kolay kanamaların çeşitli tedavilerinin olduğunu unutmayın ve mutlaka kulak burun boğaz uzmanına görünün.
 
5- Fiziksel aktivitenin artması travma riskini artırıyor
 
Yaz ayları genellikle tatil ve eğlence amacıyla dış mekan etkinliklerinin ve su sporları gibi fiziksel aktivitelerin arttığı aylar olduğundan özellikle çocuklar ve genç erişkinlerde travma riski yükseliyor. Baş ve boyun bölgesi travmanın sık görüldüğü vücut bölgelerinden biri. Özellikle burun ve çene kemiklerine ait travmalar sık görülüyor. Bunun önüne geçmek için vücut yapısına uygun güvenli fiziksel aktivite ve sporlar seçmeli, öncesinde gerekli güvenlik önlemleri mutlaka almalısınız. Travma geliştiği durumlarda ise vakit kaybetmeden mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurmalısınız.
 




afbcbdb02d144a19aa88401a419a0398

11 Mayıs 2020 Pazartesi

Sonbahar makyaj önerisi

Minik tüyolarla sonbahar makyajını kendinize göre belirleyebilirsiniz.

Sabah saatlerinde makyaj yapacaksanız rimel ve açık renkli bir ruj işinizi görecektik. Özellikle tatilden döndüyseniz teninizdeki bronzluktan faydalanın…

 

 


Öğlen saatlerinde dışarı çıkacaksanız fondöten ve benzeri ürünleri kullanın.  Ya da daha hafif ürünler kullanmak isterseniz hafif bazlı BB kremleri tercih edebilirsiniz


Akşamüstü gün batımına doğru havanın ağırlığından ve serinlemesinden faydalanabilirsiniz. Özellikle bu saatlerde dikkat çekeceğiniz nokta kokunuz ve gözleriniz olabilir. Makyajı hafif tutup hafif bir gözaltı kapatıcısıyla taze bir görünüm yakalayıp parfümünüzü yoğunlaştırmanız dinç ve duru bir görünüme kavuşmanıza yardımcı olacaktır.


Akşam saatlerinde yüzünüzde tek bir bölgeye yoğunlaşmalısınız. Kış makyajından farklı olarak sonbahar akşamları için hafif tonları tercih etmenizde fayda var. İnce bir eyeliner ve rimel ve bu senenin favori ruj rengi olan bordo ve tonlarını da deneyebilirsiniz.


0873e902a20e4a4ebbe47b7ee5cf17a9

Patlıcanlı pizza

Yarım kavanoz közlenmiş patlıcan konservesi 1 adet hazır pizza hamuru 1 adet domates 4 çorba kaşığı rendelenmiş mozzarella peyniri Fesleğen Karabiber Tuz Nasıl yapıyoruz? Hazır pizza hamurunun üzerine rendelenmiş domates ve rendelenmiş mozzarella peyniri serpin. Penguen közlenmiş patlıcan konservesini pizzanın üzerine aralıklarla grup olarak yerleştirin.



Yarım kavanoz közlenmiş patlıcan konservesi 1 adet hazır pizza hamuru 1 adet domates 4 çorba kaşığı rendelenmiş mozzarella peyniri Fesleğen Karabiber Tuz Nasıl yapıyoruz? Hazır pizza hamurunun üzerine rendelenmiş domates ve rendelenmiş mozzarella peyniri serpin. Penguen közlenmiş patlıcan konservesini pizzanın üzerine aralıklarla grup olarak yerleştirin.
Nelere ihtiyacımız var?
Yarım kavanoz közlenmiş patlıcan konservesi
1 adet hazır pizza hamuru
1 adet domates
4 çorba kaşığı rendelenmiş mozzarella peyniri
Fesleğen
Karabiber
Tuz
Nasıl yapıyoruz?
Hazır pizza hamurunun üzerine rendelenmiş domates ve rendelenmiş mozzarella peyniri serpin. Penguen közlenmiş patlıcan konservesini pizzanın üzerine aralıklarla grup olarak yerleştirin. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında 15 dk. pişirin. Üzerine tuz ve karabiber serpin. Fesleğen ile süsleyerek sıcak olarak servis yapın.



fc09d9e88bcf4dc898fc2235fc19d9a4

Peynirli, sucuklu kızarmış ekmekler...

Aslıhan Karagöz'den hafa sonu kahvaltılarınız için harika bir tarif...



Aslıhan Karagöz'den hafa sonu kahvaltılarınız için harika bir tarif...
Malzemeler:
6 dilim bayat ekmek
2 tane yumurta
1 su bardağı yoğurt
1 tane soğan
2 yemek kaşığı sıvıyağ
2 yemek kaşığı rendelenmiş kaşar peyniri
İnce dilimlenmiş sucuk, salam ve sosis
Tuz

 
Yapılışı:
Soğanları piyazlık şekilde doğrayın. 2 yemek kaşığı yağ ile soteleyin. Bir kabın içerisinde yumurta ve yoğurdu çırpın. Kavrulmuş soğan ve rendelenmiş kaşar ilave edilerek, hazırlanan karışım ekmek dilimlerinin u¨zerine sürün. İsteğe bağlı olarak ekmeklerin u¨zerine sosis, salam ve sucuk parçacıkları koyun. Sadece üst bölümü çalıştırılan fırında, 170 derece sıcaklıkta, ekmekleri u¨zerindeki malzemeler kızarana kadar pişirin.
 
 



e529fd2c154647da8cc5fa9e660d6970

Çocuk sahibi olmadan önce yapılması gereken 10 şey

Dikkat! Çocuk sahibi olmaya karar vermeden çok önce bunları tekrar tekrar yapmanız önerilir.



Dikkat! Çocuk sahibi olmaya karar vermeden çok önce bunları tekrar tekrar yapmanız önerilir.
1- Çok merak ettiğiniz ülkeleri görün
Koşullarınız dahilinde, görmeyi çok istediğiniz o uzak ülkeleri ziyaret etmek için elinizden geleni yapın. Otobüsle ya da trenle seyahat ederek daha ekonomik olan turlara bir göz atın deriz. Çocuk sahibi olduktan sonra karşı sokaktaki market bile hayal olabilir.
 
2- Spora zamanım yok bahanesini unutun
Çocuk sahibi olduktan sonra zamana en az iki kişinin gereksinimlerini sığdırmak zorunda kalınca bunun ne büyük bir bahane olduğunu göreceksiniz.
 
3- Duşta kalma sürenizi artırın
Çocuk sahibi olmayanlar okurken ne kadar da abartmış diye düşünebilir tabii ama 3-5 dk da alınan duşları bilenler bilir. Bu nedenle banyoya mumlar, kokular, müzik koyun şöyle uzun uzun, elleriniz buruşuncaya kadar kalın suyun altında.
 
4- Arkadaşlarınızla buluşmak için bahaneler bulun
Ya da buluşmamak için bahaneler sıralamayın. Zira çocuk sahibi olduktan sonra hangi bahaneyi önce söylesem diye sıralama yaparsınız. Bol bol gezin evde bekleyen bebeğiniz mi var? Bir de mutlaka sıcak şeyler için hatta yazın bile sıcak şeyler için. Sonra muhtemelen her içeceği soğuktan hallice içeceksiniz.
 
5- Sinema, tiyatro, sergi, konser ne varsa bilet alın ve gidin
Bebeğini doğduktan sonra ya onun bakımı ile ilgilenirken aklınıza bile gelmeyecek ya da yorgunluktan haliniz kalmayacak. Onun için tadını çıkarın, tüm kültür-sanat etkinliklerine katılın.
 

 
6- Evdeki koltuklar arasında üzerine uzanma turu düzenleyin
Çünkü çocuk sahibi olduktan sonra poponuz koltuk göremekeyecek. Bu sebeple o koltuktan diğerine sonra diğerine uzanın bolca, uyuyakalın koltuklarda uzanırken. Üzerinize de yumuşak battaniye alın bir de televizyon açık olsun mutlaka, sinema kanalında.
 
7- Tek başınıza da olsanız yaşadığınız şehri keşfedin
Bunun için birilerine ihtiyaç duymadan merak ettiğiniz her semte uğrayın, toplu taşımayla arabayla belki yürüyerek. En çok da imkan varsa vapurla tabii... Deniz havası alarak... Mevsimlere takılmayın, 'hasta olur mu acaba?'ya daha var.
 
8- Uzun uzun kahvaltılar yapın, yemekler yiyin
Belki de alerjik bir bebek olacak. Belki de kilo yüzünden yiyemeyeceksiniz. O nedenle abartmadan tabi ne isterse canınız yiyin, için. Alkol alıyorsanız tadını çıkarın. Uzun Pazar kahvaltılarının kıymetini bilin. Uzaklarda özledikleriniz varsa imkanları zorlayın, birlikte yapın kahvaltıları.
 
9- İş hayatının tadını çıkarın
Tüm entrikalara, sevmediğiniz iş arkadaşlarınıza, sevimsiz müdüre rağmen ofisin, çalışıyor olmanın kıymetini bilin. Çocuk sahibi olduktan sonra modunuz tamamen değişeceği için çalışma hayatına da farklı bakacaksınız büyük ihtimalle. Onun için hırslarınıza bile sarılın uzun uzun.
 
10- Sevgilinizle/eşinizle bol bol sevişin
Çocuk sahibi olduktan sonra da sevişebilirsiniz elbette de sorumluluk sahibi olmadan, köşe bucak, sesinizi ayarlamak zorunda kalmadan sevişemezsiniz.
 

 



22d616412ca346838cc1b605c5a1fd50

9 Mayıs 2020 Cumartesi

Paketin üzerindeki corona virüs bize bulaşır mı? Açıklandı!

Corona virüs hızlı bulaştığı için yediğinden içtiğinden şüphe duyar hale gelen insanlar, "Virüs kargo paketinden bulaşır mı?", "Marketteki gıda ambalajından geçer mi?", "Dışarıdan yemek siparişi vermek doğru mu?" gibi soruların yanıtını arar oldu. New England Tıp Dergisi'nde yayımlanan bir çalışma, tüm bu sorulara açıklık getirdi

Sabri Ülker Vakfı'nın derlediği bilgilere göre; New England Tıp Dergisi'nde yayınlanan yakın zamanlı bir çalışmada, corona virüsün kargo paketi teslim alırken, marketteki bir gıda ambalajına dokunurken veya yemek siparişi tesliminde insanlara kolaylıkla geçemeyeceği, bu yolla bulaşma riskinin düşük olduğu belirtildi.


Corona virüs hangi yüzeyde ne kadar yaşıyor?

Aynı çalışmaya göre COVID-19 salgınına sebep olan corona virüs, bakır yüzeylerde 4 saate kadar, karton yüzeylerde 24 saate kadar, plastik ve paslanmaz çelik yüzeylerde 2-3 güne kadar yaşayabiliyor. Ancak virüsün seviyeleri (miktarı) hızlıca azalıyor. Virüsün yarı ömrünün paslanmaz çelik ve plastik yüzeyler üzerinde sırasıyla 5.6 saat ve 6.8 saat olduğu ortaya konuldu. Yarı ömür, viral konsantrasyonun yarıya düşmesi için gerekli olan zaman dilimidir ve sonrasında düşmeye devam eder.

Paketin üzerine COVID'li biri hapşursa bile...

Herhangi bir paketten virüsün size bulaşması için paketi taşıyan kişinin COVID-19 ile enfekte olması ve sınırlı semptomlara rağmen çalışıyor olması gerekir. Diyelim ki kargoyu taşıyan kişi burnunu sildikten sonra ellerini yıkamıyor ve paketinize bazı virüsleri bulaştırıyor. Bu varsayımda bile virüsü bulaştırdıktan sonra sizin kapıda paketi teslim almanıza kadar geçen sürede virüs azalır. En kötü senaryoda, hasta kişi paketinizi alır, kapınıza gelir, elleri paketinize temas eder ya da teslim etmeden hemen önce paketinize hapşırır. Yaşanma ihtimali düşük olan bu varsayımda bile bu bulaş zinciri kırılabilir.

Virüsün paketin üzerinde olması yeterli değil

Uzmanlar bu durumu "Yeterli-Bileşen Neden Modeli" ile açıklıyor. Bu modeli bir pastanın dilimleri gibi düşünün. Hastalığın olması için pastanın bütün dilimlerinin bir arada bulunması gerekli. Hasta olan sürücünün, hapşırması/öksürmesi, viral partiküllerin pakete geçmesi ile paketin teslimi arasındaki sürenin çok kısa olması, tam olarak enfekte olan noktaya dokunmanız, sonrasında ellerinizi yıkamadan yüzünüze veya ağzınıza dokunmanız gerekir. Bu varsayıma göre paket üzerinde virüs olması enfekte olmanız için risk faktörüdür. Ancak sizi hasta etmek için tek başına yeterli değildir. Bulaş zincirini kırmak için şu önlemler alınabilir:

Paketi, kapınızın önünde birkaç saat bırakın veya kapının iç tarafına bırakıp ellerinizi tekrar yıkayın. Paketin üzerinde virüs kaldığına dair endişeniz devam ediyor ise bir dezenfektan ile dış paketi silebilirsiniz veya dış paketi açıp geri dönüşüm kutusuna atabilirsiniz. Sonra mutlaka ellerinizi yıkayın.


Market alışverişinde nelere dikkat edilmeli?

Sadece ihtiyacınız olduğunda alışveriş yapın (diğer müşterilerden yaklaşık 2 metre mesafe bırakarak) ve aldığınız ürünleri alışveriş arabasına veya sepete koyun. Alışveriş yaparken ellerinizi yüzünüzden uzak tutun ve eve gelir gelmez ellerinizi yıkayın. Aldığınız ürünleri uzağa koyup tekrar ellerinizi yıkayın.

Satın aldığınız ürünleri kullanmadan önce sadece birkaç saat beklerseniz de paketlerin üzerindeki virüslerin sayısı büyük oranda azalır. Aldığınız herhangi bir ürünü hemen kullanmanız gerekiyorsa ve ekstra önlem almak isterseniz, paketi bir dezenfektan ile silin. Normalde olduğu gibi bütün meyve ve sebzeleri yıkayın.


Riski en aza nasıl indirgeriz?

Yüzeylerden hastalığın bulaşma riski vardır. Riskin tamamını hiçbir zaman ortadan kaldıramayız. Amacımız bu riski en aza indirgemek çünkü belirli zaman aralıklarında market alışverişi yapmamız veya kargo paketlerini teslim almamız gerekecektir. Fakat sık sık elleri yıkamak dâhil temel önlemleri bilir ve bu önlemleri alırsak siparişi teslim eden sürücünün getirdiği paketten, restorandan gelen paket servislerden ya da marketten alınan ürünlerden kaynaklanan virüs tehlikesi büyük oranda azalır.

7134066ad71440a286473f1f3214c789

Sertleşme bozukluğuna alternatif çözümler

Penisin 5 tane ana bileşeni var. Birincisi penisin siniri, ikincisi penisin atar damarı, üçüncüsü penisin toplar damarı, dördüncüsü penisin içindeki havuzcuklar ya da boşluklar, beşincisi ise bu havuzcukların ve boşlukların etrafını saran kaslardır.

Sizin İçin SeçtiklerimizWorld of Warships indir30 yaş üstüysen bu savaş oyunu tam senlik!World of Warships indirTotal Battle: Online Strateji OyunuAdvertisement Eğer bir bilgisayar sahibiyseniz bu strateji oyununu mutlaka denemelisiniz!Total Battle: Online Strateji OyunuGenerali SigortaBenim Kaskom Uygun Fiyat, Hediyesi Kıpkırmızı Bir Fiat!Generali SigortaTaboola'danTaboola'dan 78cc8b4f3c244d59a8009f4b29e99507

Menopozun etkisinden soya fasulyesiyle korunun

Türkiye'de menopoza girme yaşının ortalama 47-49 civarında olduğunu belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Çiğdem Pulatoğlu, "Menopozda temel sorun östrojenin azalmasıdır. Bu nedenle soya fasulyesi, nohut, mercimek, keten tohumu gibi gıdalar menopoz şikâyetlerinin azalmasında faydalı olabilir" dedi.

Dünya Sağlık Örgütü'ne göre 2030 yılında 50 yaş üzeri kadınların sayısı 1,2 milyarın üzerine çıkacak ve bu kadınların hemen hemen hepsinde menopoz doğal bir süreç olarak görülecek. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Çiğdem Pulatoğlu, Türkiye'de menopoza girme yaşının ortalama 47-49 civarında olduğunu belirterek, "Menopozdan kaçılmaz, ancak etkilerinden korunmak mümkündür. Menopozda temel sorun östrojenin azalmasıdır. Bu nedenle soya fasulyesi, nohut, mercimek, keten tohumu gibi fitoöstrojen bakımından zengin gıdalar menopoz şikâyetlerinin azalmasında faydalı olabilir" dedi.


47-49 yaş arasında görülüyor

1 yıl boyunca hiç adet görmemiş bir kadının menopoza girmiş kabul edildiğini kaydeden Pulatoğlu, "Menopoz belirtileri arasında adet düzenin bozulması, ateş basmaları, terleme, vajinal kuruluk ve duygu durumunda ani değişimler sayılabilir. Bu saydığımız belirtilerden herhangi birinden yakınan kadınların gerekli tetkikleri yaptırmak üzere kadın hastalıkları uzmanına başvurması gerekir. Ülkemizde ortalama menopoza girme yaşı 47-49 yaş civarında olsa da 45-55 yaş arası menopoza girmek de normal kabul edilebilir. 45 yaşından önce adetin kesilmesi ise erken menopoz olarak değerlendirilebilir. Genetik faktörler, sigara, GDO'lu gıdalar ve radyasyon erken menopoz nedenleri arasındadır" diye konuştu.

"Menopoz bir hastalık olmamasına karşın yaşam kalitesini düşürecek bazı değişikliklere yol açması sebebiyle toplumda kadın hayatının kötü bir dönemi olarak algılanır" diyen Dr. Pulatoğlu, "Bu algıyı yıkmak için kadınların menopoz dönemini rahat geçirmelerini sağlayacak yaşam tarzı değişiklikleri ve gerektiğinde medikal tedaviler uygulanabilir. Her kadında farklı şiddette ve çeşitlilikte semptomlar verdiği için kişinin şikâyetlerine göre önerilerde bulunulur" ifadelerini kullandı.


Soya fasülyesi tüketin

Menopozda temel sorunun yumurtlamanın bitmesi sonucu kadınlık hormonu denilen östrojenin azalması olduğunu söyleyen Dr. Pulatoğlu, beslenmenin önemini belirterek şu tavsiyelerde bulundu: "Soya fasülyesi, nohut, mercimek, keten tohumu gibi fitoöstrojen bakımından zengin gıdalardır. Bunları tüketmek, meyve ve sebze ağırlıklı beslenmek menopoz şikâyetlerinin azalmasında faydalı olabilir. Ayrıca menopoz döneminde kadınlarda kemik erimesi riski arttığından kemikler için kalsiyum ve D vitamini takviyeleri başlanabilir. Ateş basmaları ve libido açısından E vitamini, kalp-damar sağlığı için balık yağı destekleri alınabilir.

Aşırı çay-kahveden uzak durun

Bu dönemde aşırı çay veya kahve tüketmemek, bol su içmek gerekir. Yılan otu, ginseng, yeşil çay gibi bitki çayları içilebilir. Hem yavaşlayan metabolizmanın etkisi ile kilo almayı engellemek hem de kemik sağlığını korumak için egzersiz yapmak da önemlidir."

c533c3257b3f4baf8e7822becf56f958

Adet gecikmesi neden olur? Adet gecikmesinin sebepleri ve belirtileri nelerdir?

Adet gecikmesinin en olası sebebi sadece hamilelik mi dersiniz? Adet gecikmesi hangi rahim hastalığının belirtisi olabilir? Her ay düzenli olarak geçirdiğiniz adet dönemi bu ay neden gecikti? Adet gecikmesinin nedenleri nelerdir? Adet gecikmesinin nedenlerini PembeNar sizin için araştırdı

Adet gecikmesinin nedenleri nelerdir? Neden adetiniz gecikir? İşte haberimizin detayları..

Adet gecikmesinin birçok sebebi vardır. Evet, ilk akla gelen her zaman hamileliktir ama rahim veya yumurtalıklarınızda da bir sorun olabilir. Genellikle hormonal dengesizliklerin yanı sıra fiziksel ve ruhsal psikolojinizde adet döneminizi etkileyebilir.

Adet döngüsü nasıl olmalıdır?

Normal bir adet döngüsü sağlığınız açısından çok önemlidir. Adet döngünüzü sürekli takip etmeli ve yolunda gitmeyen durumlarda doktorunuza başvurmalısınız. Uzmanlar normal bir adet döngüsünün en az 21, en fazla 35 günde bir olması gerektiğini savunur.

İki adet döngünüzün ilk günlerini saymalı ve not etmelisiniz. Eğer adetiniz bu süreleri geçiyor ya da daha kısa sürede oluyorsa mutlaka doktorunuza danışmalısınız.

Adet gecikmesinin nedenleri

Erken menopoz

Birçok kadın 45-55 yaşları arasında menopoz dönemine girer. Fakat bazı kadınlarda bu yaş 35 e kadar düşmekte ve çeşitli sağlık sorunlarını da beraberinde getirmektedir. Yumurta arzının sönük olduğunun belirtisi olan bu durum adet gecikmesinin hatta adetin sonlanmasına sebebiyet verir.

Tiroid sorunları

Vücutta ki hormon seviyelerini etkileyen bir faktör olan tiroid bezleri vücudumuzun metabolizmasını düzenler. Aşırı aktif veya durgun bir tiroid bezi adet gecikmelerinin nedenlerinden biri olabilir. Doktorunuza danışarak çeşitli ölçüm ve testler yapılması ve uygun tedaviye başvurulması gerekmektedir.

Polikistik over sendromu yaşıyor olabilirsiniz

Polikistik over sendromu olarak adlandırılan hormonlarda ve yumurtalıklarda dengesizlik yaratan bu rahatsızlık üreme çağında ki kadınlarda sıkça rastlanır. Kadınların yaşam kalitesini düşüren bu rahatsızlık uzun süre yumurtlamayı engeller; adet düzensizliği, kısırlık, tüylenme, saç dökülmesi gibi çeşitli rahatsızlıklara neden olabilir.

Doğum kontrol ilaçlarının yan etkileri

Genellikle hamileliği engellemek için kullanılan doğum kontrol hapları yumurtlamayı engeller ve adet gecikmesine yol açar. Doğum kontrol haplarını yeni kullanmaya başlayan veya bırakan kişilerde de hormon düzensizliği ile birlikte adet gecikmesi meydana gelebilir.

Kullanmaya başladıktan veya kullanmayı bıraktıktan birkaç ay sonra adetleriniz düzene girmeye başlayacaktır. Fakat emin olmak için hamilelik testi yapabilir veya doktorunuza başvurabilirsiniz.

Diyet veya yetersiz beslenme

Ülkemizde diyet yapmak genellikle yetersiz beslenmeyle doğrudan ilişkilendirilmektedir. Fakat diyet yapmanın asıl amacı dengeli ve doğru beslenmedir. Zayıflama uğruna yapılan dengesiz diyetler ve yetersiz beslenmelerde adetinizin gecikmesine neden olur.

Aşırı kilo kaybı veya artan kilolarda adetinizin gecikmesine neden olan diğer etkenlerdendir. Değişen hormon seviyeleriyle birlikte en hassas bölgelerinizden biri olan yumurtalıklar ve rahmi etkileyerek adet döngünüzde değişikliğe sebep olur.

Stres ve anksiyete (kaygı)

Beynin hormonları düzenlediği kısmı stresten etkilenebilir ve sonucunda yumurtalıklarınıza yansıyan bu sorun adetinizi geciktirebilir.

Stres, gelecek kaygısı veya herhangi bir durum karşında üzüntü duyma bir terk edilme, çok yakınınızın hastalığı, vefatı gibi önemli konular da hormonlarınızı etkileyerek adet gecikmesine neden olabilir.

Hamile olabilirsiniz

Eğer istemediğiniz bir gebelikten şüpheleniyorsanız evde uygulayabileceğiniz basit bir hamilelik testi yapabilirsiniz. Fakat bu testler her zaman doğru sonucu vermeyebilir. Doktorunuza başvurmalı ve daha doğru sonuçlar alabileceğiniz bir hamilelik testi yaptırmalısınız.


PembeNar Özel

88c7ad7cc03b4f6484e6fc70ecd20935

8 Mayıs 2020 Cuma

ercan amca


Merhaba ben fulya 17 yaşındayım ve lise 2 ye gidiyorum.biraz kendimden bahsedeyim başta 1.70 boyunda esmer yeşil gözlü dolgun kalça ve göğüslere sahip bir kızım.hikayem bu yaz meydana geldi.bir sabah saat 9 gibi uyandım annemler evde yoktu babam annemle ablamı şehre götürmüştü akşam saat 8 gibi gelirken getirecekti.yazlığımız bir sitenin içinde en ön sırada deniz yani. Sabah kalkınca canım hiçbir şey yemek istemedi bari kalabalıklaşmadan denize gireyim dedim. Üzerime siyah bikinimi giydim aynada kendime baktım gerçekten çok güzel duruyordu üzerimde. Göğüslerim dışarı taşacak gibiydi.neyse gittim kumsala ve deniz girdim.komşumuz olan Ercan amcayı gördüm denizde oda erken kalkmış yüzüyordu. Ercan amca babamın en yakın arkadaşlarından biridir her akşam neredeyse beraber yemek yeriz. beni gördü ve hemen yanıma geldi günaydın fulya nasılsın dedi. Zaten çok samimiydik onunla bende iyiyim Ercan amca sen nasılsın dedim Annenler öyle sabah nereye gidiyordu dedi bende işleri varmış dedim.demek artık yalnız kalıyorsun he dedi. Sende bizi iyice ufaklık yaptın be Ercan amca dedim baksana büyüdüm. Evet gerçekten büyümüşsün çok güzel bir kız oldun dedi.bende teşekkür ederim ama sende yaşlı sayılmassın dedim. Bu lafıma çok sevindi uzun zamandır senin gibi harika bir kızdan böyle bir iltifat almamıştım dedi. Gerçektende çok güzel vücudu vardı beni her zaman tahrik etmiştir zaten. Beraber yüzelimmi dedi bende tabi dedim. Açıldık biraz zaten deniz sakindi kimsecikler yoktu bu saatte derinlere geldik ve ben biraz yoruldum.Ercan amca yoruldum sana tutunabilirmiyim dedim. Elbette canım dedi ama bunu çok imalı söylemişti çok hoşuma gitti Hadi dibe dalalım dedi bende tamam dedim. Nefesimi tuttum ve daldık çok derine dalmıştım o benim kadar dalmamıştı çıkarken ona tutundum ama bilerek şortunun üzerinden tam penisinin porno hikayeler olduğu yeri tuttum. Penisi çok büyüktü ve sertleşmişti. Bir erkeği tahrik etmek çok hoşuma gitmişti.kocaman penisini 1-2 saniye daha tuttum ve sonra yüzeye çıktım. Suratı değişmişti oda zevk almıştı.oda artık hafif hafif yüzerken benim mayomun üzerinden kalçalarımı elliyordu. Bir keresinde tam ellerken bende kendimi geriye attım ve resmen avuçladı beni.çok tahrik olmuştum ve bir oh çektim.oda ne oldu fulya dedi.bende yok bişey Ercan amcacım dedim.böyle oynaşmalarla 45dk kadar yüzdük.çıkarken onu çay içmeye çağırdım.oda kabul etti. Bize gittik.ben ona çay hazırlarken o kurulanıyordu.çayları hazırladım ve içtik.evimiz 3 katlıydı.Ercan abi ben terasta güneşlenicem sende gelmezmisin dedim tabi gelirim yavrum dedi ve terasa çıktık.2 tane şezlongumuz var terasta. Ben birine yüzüstü yattım. Bikinimin üstünün ipini çözdüm. Çaktırmadan Ercan amcaya bakıyordum. Oda ayaktaydı ve beni öyle görünce penisi yine sertleşmişti.şortunun üzerinden çok belli oluyordu.sende yatsana Ercan amca dedim. Bana yaşlıymışım gibi davranma Ercan de dedi. Bende olur tabi dedim. Seni kremlememi istermisin dedi. Bende evet dedim.kremi eline döktü ve sırtımı kremlemeye başladı.yavaş yavaş hareket ediyordu.çok tahrik olmuştum. yavaş yavaş kalçalarıma indi.bende bikinimin altını kalçalarımın arasına sıkıştırdım.sanki kremlemekten çok okşuyordu. Nefes alışlarımız hızlanmıştı. bir bacağını da şezlongun öbürü tarafına attı ve kremlemeye devam etti. Acayip tahrik oldum ama ilk hamlenin ondan gelmeyeceği belliydi. Dayanamadım ve şezlongun üzerinde emekler vaziyette durmaya başladım. Penisi kalçalarıma yapışmıştı bir oh çekti ellerini öne attı ve göğüslerimi okşamaya başladı. Bende kendimi ileri geri yapıyordum. Penisi kalçalarımın arasında gidip geliyordu.süperdi. yetişkin hikayeler Ama daha içime girmeden kalçalarımın üzerine boşaldı.. Geri çekildi ve bikinimim altını çıkardı.süper bir amın var dedi.daha yeni tıraş etmiştim.ve yalamaya başladı.süper bir duyguydu.daha bakireydim ama bir anlamı kalmamıştı benim için.amımı yalıyordu ve acayip haz alıyordum. İnlemeye başladım.sıra sende dedi ve beni sırtüstü yatırdı şezlonga.yeni boşalmış penisini ağzıma verdi.yalamaya başladım.5dk içinde kocaman oldu. İlk defa gerçek bir penis görmüştüm.uzunluğunu sordum 20cm dedi ve gerçekten kalındı. İlk seferde bunu alabileceğimden emin değildim. Bacaklarımı açtı ve omzuna aldı.bakiremisin dedi evet ama önemi yok dedim.tamam o zaman dedi.ve başını sürtmeye başladı amıma.süperdi.yavaş yavaş ittirdi ama girmiyordu gerçekten büyüktü ve bu benim ilk denememdi. Güneş kremini aldı ve sikine iyice sürdü.yine denedi ve kafasını soktu penisinin.çok zevk aldım.yavaş yavaş ilerlemeye başladı.içimi yoğun bir haz kaplıyordu.ancak milim milim ilerleyebiliyordu.buda beni acayip zevke getiriyordu. Yavaş yavaş git gel yapmaya başladı bir yandanda göğüslerimi okşuyordu. Fulyacım aşkım süpersin diyordu. Ben konuşmak istiyordum ama konuşamıyordum.içimi yoğun bir duygu kapladı birden hayatımın ilk gerçek orgazmını yaşıyordum.süper bir duyguydu.sonra beni şezlongdan kaldırdı ve kendi oturdu benide kucağına aldı ve yine içime girdi.o 20cm içime girdikçe Ercan da benim göğüslerimi yalıyordu.5dk sonra içimden çıktı ve sikini ağzıma verdi.yalamaya başladım ve ağzıma boşaldı dışarı taşıyordu ağzımdan bir kısmını yuttum.fulyacım sen harika bir kızsın dedi.artık hep birlikte olalım tamammı dedi bende olur dedim.beraber banyo yaptık ordada 1 kere sikti beni. Sonra evine gitti. Bende yattım. Kalktığımda annemler gelmişti.babamda sex hikayeleri mangalı hazırlıyordu fulya kızım kalktın mı Ercan abinler gelecek yemeğe dedi.tamam babacığım dedim.gittim ve siyah bir elbise giydim üzerime tek parçaydı ve oldukça kısaydı.babamlar zaten bana pek karışmaz.sonra Ercan abi ve karısı geldi.tam karşıma oturdu arada göz göze geliyorduk.yine tahrik olmuştum onu istiyordum.babam zil zurna sarhoş olmuştu annemler muhabbete dalmıştı Ercan fazla içmemişti.babama baba ben arkadaşlarımın yanına disko ya gidicem beni götürsene arabayla dedim.Ercan abi atladı istersen ben götüreyim baban kafayı bulmuş dedi babam gülmeye başladı doğru dedi sen götürüver.çok sevinmiştim ercanın arabasına bindik ve gitmeye başladık. Bir tarla yoluna saptı ve tenha bir yere park etti arabayı. Bugün harikaydın canım dedi.bende sende öyleydin aşkım dedim.öpüşmeye başladık.arabadan dışarı çıktık sonra.öpüşmeye devam ettik.elbisenin üzerinden kalçalarımı avuçladı.bugün seni götünden sikemedim şimdi sikicem dedi.bende ne istersen yap sen benim kocamsın dedim. bu laf çok hoşuna gitti.karım hiç bana götten vermiyor intikamımı senden alıcam dedi.eğildim ve sikini yalamaya başladım.gene kocaman oldu.beni arabanın üzerine domalttı. Elbisemi yukarı sıyırdı.ve siyah tangamı gördü.aşkım çok harikasın dedi.onuda çıkardı ve cebine koydu. Senden hatıra kalsın dedi.göt deliğimi yalamaya başladı.yavaş yavaşta parmaklarını sokturdu.yeterince büyüyünce sikini getirdi.başını ittirdi ama götüm amımdan daha da dardı.aşkım şimdi biraz acıyacak ama inan çok fazla zevk alacaksın dedi.bende kafamı salladım.ve birden ittirdi ben bir çığlık attım sanki içim yırtılmıştı çığlık atıyordum eliyle ağzımı kapadı.30sn kadar sonra acı kalmamıştı acayip zevk alıyordum.inlemeye başladım.fulyacım karıcım diye inlemeye başladı oda. Sonra götümün içine boşaldı.eğildi ve amımı yalamaya başladı.siki sertleşince arabanın üzerine yatırdı beni ve bir postada amımdan sikti.gece eve gittiğimde perişan haldeydim.ablam nerdeydin discoda göremedim seni dedi. Ben sadece güldüm.

0854d2a8f5b849fcaba5c7a7a5182a53

ercan amca


Merhaba ben fulya 17 yaşındayım ve lise 2 ye gidiyorum.biraz kendimden bahsedeyim başta 1.70 boyunda esmer yeşil gözlü dolgun kalça ve göğüslere sahip bir kızım.hikayem bu yaz meydana geldi.bir sabah saat 9 gibi uyandım annemler evde yoktu babam annemle ablamı şehre götürmüştü akşam saat 8 gibi gelirken getirecekti.yazlığımız bir sitenin içinde en ön sırada deniz yani. Sabah kalkınca canım hiçbir şey yemek istemedi bari kalabalıklaşmadan denize gireyim dedim. Üzerime siyah bikinimi giydim aynada kendime baktım gerçekten çok güzel duruyordu üzerimde. Göğüslerim dışarı taşacak gibiydi.neyse gittim kumsala ve deniz girdim.komşumuz olan Ercan amcayı gördüm denizde oda erken kalkmış yüzüyordu. Ercan amca babamın en yakın arkadaşlarından biridir her akşam neredeyse beraber yemek yeriz. beni gördü ve hemen yanıma geldi günaydın fulya nasılsın dedi. Zaten çok samimiydik onunla bende iyiyim Ercan amca sen nasılsın dedim Annenler öyle sabah nereye gidiyordu dedi bende işleri varmış dedim.demek artık yalnız kalıyorsun he dedi. Sende bizi iyice ufaklık yaptın be Ercan amca dedim baksana büyüdüm. Evet gerçekten büyümüşsün çok güzel bir kız oldun dedi.bende teşekkür ederim ama sende yaşlı sayılmassın dedim. Bu lafıma çok sevindi uzun zamandır senin gibi harika bir kızdan böyle bir iltifat almamıştım dedi. Gerçektende çok güzel vücudu vardı beni her zaman tahrik etmiştir zaten. Beraber yüzelimmi dedi bende tabi dedim. Açıldık biraz zaten deniz sakindi kimsecikler yoktu bu saatte derinlere geldik ve ben biraz yoruldum.Ercan amca yoruldum sana tutunabilirmiyim dedim. Elbette canım dedi ama bunu çok imalı söylemişti çok hoşuma gitti Hadi dibe dalalım dedi bende tamam dedim. Nefesimi tuttum ve daldık çok derine dalmıştım o benim kadar dalmamıştı çıkarken ona tutundum ama bilerek şortunun üzerinden tam penisinin porno hikayeler olduğu yeri tuttum. Penisi çok büyüktü ve sertleşmişti. Bir erkeği tahrik etmek çok hoşuma gitmişti.kocaman penisini 1-2 saniye daha tuttum ve sonra yüzeye çıktım. Suratı değişmişti oda zevk almıştı.oda artık hafif hafif yüzerken benim mayomun üzerinden kalçalarımı elliyordu. Bir keresinde tam ellerken bende kendimi geriye attım ve resmen avuçladı beni.çok tahrik olmuştum ve bir oh çektim.oda ne oldu fulya dedi.bende yok bişey Ercan amcacım dedim.böyle oynaşmalarla 45dk kadar yüzdük.çıkarken onu çay içmeye çağırdım.oda kabul etti. Bize gittik.ben ona çay hazırlarken o kurulanıyordu.çayları hazırladım ve içtik.evimiz 3 katlıydı.Ercan abi ben terasta güneşlenicem sende gelmezmisin dedim tabi gelirim yavrum dedi ve terasa çıktık.2 tane şezlongumuz var terasta. Ben birine yüzüstü yattım. Bikinimin üstünün ipini çözdüm. Çaktırmadan Ercan amcaya bakıyordum. Oda ayaktaydı ve beni öyle görünce penisi yine sertleşmişti.şortunun üzerinden çok belli oluyordu.sende yatsana Ercan amca dedim. Bana yaşlıymışım gibi davranma Ercan de dedi. Bende olur tabi dedim. Seni kremlememi istermisin dedi. Bende evet dedim.kremi eline döktü ve sırtımı kremlemeye başladı.yavaş yavaş hareket ediyordu.çok tahrik olmuştum. yavaş yavaş kalçalarıma indi.bende bikinimin altını kalçalarımın arasına sıkıştırdım.sanki kremlemekten çok okşuyordu. Nefes alışlarımız hızlanmıştı. bir bacağını da şezlongun öbürü tarafına attı ve kremlemeye devam etti. Acayip tahrik oldum ama ilk hamlenin ondan gelmeyeceği belliydi. Dayanamadım ve şezlongun üzerinde emekler vaziyette durmaya başladım. Penisi kalçalarıma yapışmıştı bir oh çekti ellerini öne attı ve göğüslerimi okşamaya başladı. Bende kendimi ileri geri yapıyordum. Penisi kalçalarımın arasında gidip geliyordu.süperdi. yetişkin hikayeler Ama daha içime girmeden kalçalarımın üzerine boşaldı.. Geri çekildi ve bikinimim altını çıkardı.süper bir amın var dedi.daha yeni tıraş etmiştim.ve yalamaya başladı.süper bir duyguydu.daha bakireydim ama bir anlamı kalmamıştı benim için.amımı yalıyordu ve acayip haz alıyordum. İnlemeye başladım.sıra sende dedi ve beni sırtüstü yatırdı şezlonga.yeni boşalmış penisini ağzıma verdi.yalamaya başladım.5dk içinde kocaman oldu. İlk defa gerçek bir penis görmüştüm.uzunluğunu sordum 20cm dedi ve gerçekten kalındı. İlk seferde bunu alabileceğimden emin değildim. Bacaklarımı açtı ve omzuna aldı.bakiremisin dedi evet ama önemi yok dedim.tamam o zaman dedi.ve başını sürtmeye başladı amıma.süperdi.yavaş yavaş ittirdi ama girmiyordu gerçekten büyüktü ve bu benim ilk denememdi. Güneş kremini aldı ve sikine iyice sürdü.yine denedi ve kafasını soktu penisinin.çok zevk aldım.yavaş yavaş ilerlemeye başladı.içimi yoğun bir haz kaplıyordu.ancak milim milim ilerleyebiliyordu.buda beni acayip zevke getiriyordu. Yavaş yavaş git gel yapmaya başladı bir yandanda göğüslerimi okşuyordu. Fulyacım aşkım süpersin diyordu. Ben konuşmak istiyordum ama konuşamıyordum.içimi yoğun bir duygu kapladı birden hayatımın ilk gerçek orgazmını yaşıyordum.süper bir duyguydu.sonra beni şezlongdan kaldırdı ve kendi oturdu benide kucağına aldı ve yine içime girdi.o 20cm içime girdikçe Ercan da benim göğüslerimi yalıyordu.5dk sonra içimden çıktı ve sikini ağzıma verdi.yalamaya başladım ve ağzıma boşaldı dışarı taşıyordu ağzımdan bir kısmını yuttum.fulyacım sen harika bir kızsın dedi.artık hep birlikte olalım tamammı dedi bende olur dedim.beraber banyo yaptık ordada 1 kere sikti beni. Sonra evine gitti. Bende yattım. Kalktığımda annemler gelmişti.babamda sex hikayeleri mangalı hazırlıyordu fulya kızım kalktın mı Ercan abinler gelecek yemeğe dedi.tamam babacığım dedim.gittim ve siyah bir elbise giydim üzerime tek parçaydı ve oldukça kısaydı.babamlar zaten bana pek karışmaz.sonra Ercan abi ve karısı geldi.tam karşıma oturdu arada göz göze geliyorduk.yine tahrik olmuştum onu istiyordum.babam zil zurna sarhoş olmuştu annemler muhabbete dalmıştı Ercan fazla içmemişti.babama baba ben arkadaşlarımın yanına disko ya gidicem beni götürsene arabayla dedim.Ercan abi atladı istersen ben götüreyim baban kafayı bulmuş dedi babam gülmeye başladı doğru dedi sen götürüver.çok sevinmiştim ercanın arabasına bindik ve gitmeye başladık. Bir tarla yoluna saptı ve tenha bir yere park etti arabayı. Bugün harikaydın canım dedi.bende sende öyleydin aşkım dedim.öpüşmeye başladık.arabadan dışarı çıktık sonra.öpüşmeye devam ettik.elbisenin üzerinden kalçalarımı avuçladı.bugün seni götünden sikemedim şimdi sikicem dedi.bende ne istersen yap sen benim kocamsın dedim. bu laf çok hoşuna gitti.karım hiç bana götten vermiyor intikamımı senden alıcam dedi.eğildim ve sikini yalamaya başladım.gene kocaman oldu.beni arabanın üzerine domalttı. Elbisemi yukarı sıyırdı.ve siyah tangamı gördü.aşkım çok harikasın dedi.onuda çıkardı ve cebine koydu. Senden hatıra kalsın dedi.göt deliğimi yalamaya başladı.yavaş yavaşta parmaklarını sokturdu.yeterince büyüyünce sikini getirdi.başını ittirdi ama götüm amımdan daha da dardı.aşkım şimdi biraz acıyacak ama inan çok fazla zevk alacaksın dedi.bende kafamı salladım.ve birden ittirdi ben bir çığlık attım sanki içim yırtılmıştı çığlık atıyordum eliyle ağzımı kapadı.30sn kadar sonra acı kalmamıştı acayip zevk alıyordum.inlemeye başladım.fulyacım karıcım diye inlemeye başladı oda. Sonra götümün içine boşaldı.eğildi ve amımı yalamaya başladı.siki sertleşince arabanın üzerine yatırdı beni ve bir postada amımdan sikti.gece eve gittiğimde perişan haldeydim.ablam nerdeydin discoda göremedim seni dedi. Ben sadece güldüm.

87097a308de3470f8fec1b6989a8e996

gözde abla`nın muhteşem ayakları


ff63988c341d45dfaae031b95392bf4f

gözde abla`nın muhteşem ayakları


82ea2cc1741b40a49054b65825197474