27 Mart 2020 Cuma

Cilt rengini açmak için ne yapılmalı?

Cildinizin koyu yerlerini doğal yollarla aydınlatabilmenin 6 yolu...



Cildinizin koyu yerlerini doğal yollarla aydınlatabilmenin 6 yolu...
Deri sertleşmesi, ciltte kadifemsi kahverengi-gri ya da siyah plakaların oluştuğu, zararsız, dermatolojik bir sorundur. Genelde ense, koltuk altı, kasık gibi bölgelerde oluşur. Deri sertleşmesinin tedavisi, sorunun altta yatan sebeplerine – genelde obezite ve yüksek kan şekeri gibi – müdahale edildiği takdirde başarılabilir. Bu problemle savaşmanın en basit ve en etkili yöntemi, diyet ve egzersizdir.
 
Böyle bir sorununuz varsa eğer, rengi koyulaşan iç uyluklarınız için tercih edebileceğiniz en mantıklı yöntem, evde hazırlanan ilaçlar olacaktır. Kasık bölgenizdeki deriyi beyazlatabilmekte kullanabileceğiniz birçok doğal yöntem var.
 
1- Limon suyu + hindistancevizi yağı
Limon suyu, doğal bir beyazlatıcıdır ve lekelerden kurtulmayı sağlar. Hindistancevizi de ayaklardaki ve eklem yerlerindeki koyu renkli bölgeleri beyazlatmada kullanılabilen etkin bir maddedir. Ayrıca hindistancevizi ile limonun kuruttuğu cildinizi nemlendirebilirsiniz.
 
Yarım limon suyuna 3 çay kaşığı hindistancevizi ekleyin.
İç uyluğunuza 15-20 dakika boyunca masaj yapın.
Kuru bir bez parçası ile kurutmadan önce ılık suyla iyice yıkayın.

 

 
2- Bal + şeker + limon
Şeker, koyu renkli bölgelerdeki ölü derileri temizler; limon, koyu renklenmeyi azaltan doğal bir beyazlatıcı olarak görev yaparken, bal cildi nemlendirir.
 
Yarım limonun suyuna 1 yemek kaşığı şeker ile 1 yemek kaşığı bal ekleyin.
Elde ettiğiniz macunu, şeker eriyene dek iç uyluğunuza dairesel hareketlerle sürün.
Ilık suyla durulamadan önce 10 dakika boyunca bu şekilde bekleyin.

 

 
3- Domates + patates suyu + bal
Domates ve patates suyu, koyulaşan iç uyluk bölgesini beyazlatmada son derece etkilidir; hassas cilde sahip kişiler için ise özellikle önemlidir. Bal ise nemlendirici ve rahatlatıcı olarak görev yapar. Bu karışım, ısrarcı cilt lekeleri konusunda da etkilidir.
 
Soyulmuş ve rendelenmiş yarım patates ve domates suyuna birkaç damla bal ekleyin.
Karışımı, iç uyluklarınıza nazikçe sürün.
Temiz bir bezle kurulamadan 5-10 dakika önce yıkayın.

 

 
4- Limon suyu + salatalık + sandal ağacı
Sandal ağacı ve salatalık, iç uyluklardaki cildi yatıştıran soğutucu etkili doğal maddelerdir; limonun ise her zamanki gibi aydınlatıcı özelliği bulunur.
 
1 yemek kaşığı sandal ağacı tozu ile soyulmuş ve rendelenmiş bir salatalığı karıştırın. Karışıma bir limonun suyunu ekleyin.
Bölgeye uygulayın ve kuruyana dek bekleyin.
Macunu yıkayın.
İsilik gibi bir sorunla karşılaşırsanız, limon suyunu kullanmayın; cildi tahriş edebilir.

 

 
5- Badem yağı + aloe vera
Aloe vera, iltihaplanmayı azaltırken, bir yandan da cildin hızlı bir şekilde onarılmasına yardımcı olur; aynı zamanda da tüm cilt türleri için uygundur. Badem yağı ise yapısındaki E vitamini sayesinde iç uyluk bölgesindeki derinin beyazlamasına yardımcı olur.
 
2 yemek kaşığı badem yağına birkaç damla aloe vera jeli ekleyin.
Cilt tarafından emilene dek nazikçe yedirin.
Yapışkan bir kıvam almaya başladığında yıkayın.

 

 
6- Bal + portakal kabuğu
Portakal kabuğunun yapısında, doğal beyazlatıcı madde olarak görev yapan C vitamininden bolca bulunur. Bal ile birlikte kullanıldığında ise cildinizin yumuşak ve nemli olmasını sağlar.
 
Yarım portakalın suyunu 1 çay kaşığı bal ile karıştırın.
Sonrasında, sıktığınız portakalın kabuğunu da rendeleyip karışıma ekleyerek bir macun elde edin.
Macunu, beyazlamasını istediğiniz bölgeye uygulayın ve 10 dakika sonra yıkayın.

 



ffab34282a0e45c4a6d43dd81de43ca5

Allık nasıl sürülür?

Kadınların daha sağlıklı görünmesi için olmazsa olmazları arasında olan allık nedir ve nasıl kullanılır?



Kadınların daha sağlıklı görünmesi için olmazsa olmazları arasında olan allık nedir ve nasıl kullanılır?
Makyaj yaparken herkesin ulaşmak istediği sağlıklı, genç ve taze bir görünüm elde etmektir. Bu nedenle cildimizin daha parlak, dudaklarımızın daha renkli görünmesini isteriz. Ama insanı en sağlıklı gösteren şey kızarmş yanaklardır. İşte allık kadınların daha sağlıklı görünmesi için olmazsa olmazdır.
 
Allık nedir? 
Eskiden daha kanlı canlı görünmek için kadınlar yanaklarını hafifçe tokatlarmış. 80'lerde 90'lardaysa rujların yanaklarda allık olarak kullanıldığını biliyoruz. Peki bu allık ne işe yarar? Yüzünüze mutlu ve genç bir ifade katar. Kızarmış yanaklar sağlıklı bir birey olmanın temel göstergelerinden biridir bu nedenle allık daha sağlıklı bir görünüm yakalamanızı kolaylaştırır. Bu nedenle de bir kere kullandıktan sonra alışkanlık yapabilir. Daha çok pembe, şeftali, gül kurusu, toprak tonları gibi natürel renklerde üretilir.
 
Allık çeşitleri nelerdir?
Hangi renk allık kullanmanız gerektiğini cilt renginize göre belirleyebilirsiniz. Sarışınlar ve açık tenliler genellikle şeftali allıkları tercih ederken, buğday tenliler ve kumrallar pembe allıklara yönelebilir. Esmer kadınlarınsa toprak tonlarında allıklar kullanması oldukça çekici etkiler yaratmaktadır. "Benim için hangi allık daha iyi?" diye merak ediyorsanız allık çeşitlerine göz atarak kullanabileceğiniz allığı daha rahat seçebilirsiniz. Allık pudra, likit, stick gibi formlarda üreilebilir.
 
Pudra Allık: Genellikle toz allığı sıkıştırıp kompakt hale getirerek üretilir. Çoğunlukla mat görüntü sevenlerin kullanmak istediği tipte bir allıktır. Tombik allık fırçalarıyla uygulayarak en iyi sonucu almanız mümkündür.
 
Likit Allık: En doğal görünüm elde edebileceğiniz form likit allıklardır. Genellikle oje gibi bir fırça ile yüzünüze çizgiler çekmeniz yeterli olacaktır. Daha sonraysa bir makyaj süngeri yardımıyla dağıtabilirsiniz. Böylece istediğiniz doğal görünümü yakalamanız mümkün olacaktır.
 
Stick Allık: Herhangi bir makyaj aparatı kullanmadan çok kolay uygulayabileceğiniz bir formdur stick allık. Yüzünüze doğrudan uygulayıp biraz parmaklarınızla yaydığınızda oldukça etkili ve doğal bir görünüm elde etmiş olursunuz.
 
Allık nasıl uygulanır?
Allık uygularken dikkat etmeniz gereken en önemli şey allığı yüzünüzde hangi bölgeye sürdüğünüzdür. Bu nedenle allığı uygulamadan önce aynada kendinize gülümseyin ve tam elmacık kemiklerinizin çıktığı yere uygulamaya başlayın ister fırça olsun ister sünger allığı dağıtırken mutlaka elmacık kemiklerinden yukarı şakaklara doğru taşıyın. Bu yüzünüzü yukarı taşıyacak ve size daha hoş bir görüntü yaratacaktır. Yüzünüzde uyumlu bir görünüm yaratmak için fırçanızda kalan allığı hafifçe alnınıza burun kemerinize ve çenenize de değdirin. İyice dağıttığınızdan ve karıştırdığınızdan emin olun çünkü çok karıştırmadığınız takdirde allığın yarattığı keskin hatlar sizi çekici bir kadından bir palyaçoya çevirebilir. Sıkılmadan fırçanızla ya da süngerinizle karıştırın. Az ürün ile başlayarak istediğiniz görünüme ulaşıncaya kadar allık sürme işlemini tekrarlayabilirsiniz.
 
 



e02ed731457b4a95888a27eaccc5a3ed

26 Mart 2020 Perşembe

Ümit Aktaş: Bayramda çocuklarınızı zehirlemeyin!

Ramazan bayramında sıklıkla tüketilen şekerlemeler, çikolata ve baklava gibi şerbetli tatlıların baş aktörü olan şekerin çocuklarda yarattığı olumsuz etkilere dikkat çeken Fitoterapi Uzmanı Dr. Ümit Aktaş, bayramda beslenmeye karşı önemli açıklamalarda bulundu.

İşlenmiş gıdalar, fermente gıdaların eksikliği ve antibiyotiklerin çocukların bağırsak florasının bozduğunu belirten Dr. Ümit Aktaş, "Bağırsaklardaki dost bakterilerin eksikliğinde, kontrolsüz bir şekilde büyüyen Candina mantarı oluşur. Bu mantar, şekeri alkole dönüştürür. Yani çocuk şeker yedikçe alkol içmiş gibi sarhoş olur! Çocuk, hep şeker yemek ister. Çocuğunuzun çok şeker yemesine, şeker dolu gazlı içecekler, meyve suları içmesine izin vermeyin. Bunların hepsinde şeker olarak NBŞ kullanıldığını da unutmayın!" diyor.

Dr. Ümit Aktaş, çocuklarda şeker tüketiminin yaratacağı olumsuz etkileri ve alınabilecek önlemleri, Mutluluk Kürleri 2 kitabında yer alan "Sağlıklı Çocuklar Yetiştir" bölümünde şöyle özetliyor:

Şekerin yerine sağlıklı ve lezzetli atıştırmalıkları koyun!

• Şeker, çocukların kan şekerinde dalgalanma yaratarak, beyin fonksiyonunu olumsuz etkiler. Çocuğunuz, dersine odaklanamaz, öğrenme güçlüğü yaşar.
• Sağlıklı, zeki çocuklar yetiştirmek istiyorsanız onları fıstık ezmesi, krem çikolata, gofret, bisküvi gibi aşırı şeker içeren yiyeceklerden uzak tutun.
• Fazla şeker tüketimiyle çocuklarda dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu arasında güçlü bir ilişki bulunur.
• Çocuğunuzu şekerle zehirlemenin bedelini onu yetişkinlik hayatında bekleyen diyabet, kanser gibi hastalıklarla ödeyebilirsiniz!
• Yüksek miktarda şeker içerdiğinden, çocuğunuzun gazlı içecekler ve meyve suları içmesine izin vermeyin. Çocuğunuzu, meyveyi bütün yemeye alıştırın.
• Çocuğunuzun canı tatlı bir şeyler çektiğinde; kuru kayısı, kuru üzüm ve ceviz, badem gibi kuru yemişlerle sağlıklı ve lezzetli bir atıştırma tabağı hazırlayın.

Vücudumuz çok fazla şeker tüketmeye programlı değildir

Dr. Ümit Aktaş, "İnsan vücudunda kan şekerini yükselten bir sürü hormon ve mekanizma bulunur. Kan şekeri düştüğünde onu el birliğiyle yukarı çekerler. Kan şekeri yükseldiği zaman ise, sadece insülin hormonu görevlendirilmiştir, kan şekerini düşüren başka bir mekanizma bulunmaz! Vücudumuz çok fazla şeker tüketmeye programlı değildir. Çok fazla şeker tüketerek vücudunuzun yaradılışına aykırı davranmayın" diyor.

Herkes için gerçek bir tehdit!

Sadece çocuklar için değil yetişkinler için de şekerin gerçek bir tehdit olduğunu belirten Dr. Ümit Aktaş, şekerin sebep olduğu sağlık sorunlarını şu şekilde özetliyor: "Şeker ya da vücudun şeker olarak algıladığı besinler tükettiğinizde vücudunuz daha fazla insülin hormonu üretir. İnsülin ise kanser, diyabet ve tüm kronik hastalıkları tetikler. Kanserli hücreler de şekerle beslenir. Şeker beyin sağlığımızı da tehdit eder. Alzheimer hastalığının bu kadar artmasının baş sorumlusu şeker dolu beslenme modelimizdir. Kalp krizinin asıl suçlusu şeker! Kalp krizi geçirmek istemiyorsanız tatlıdan, şekerden, ekmek, börek, çörek, baklava, pide, pizza ve makarnadan uzak durun!"

Markette tehlike var!

Ketçaptan hardala, endüstriyel olarak üretilmiş turşulardan, hazır salata soslarına ve paketlerde satılan çorbalara kadar market reyonlarındaki pek çok gıdanın içinde nişasta bazlı şeker bulunur. Gıda endüstrisinde kullanılan diğer şeker formlarına karşı da tetikte olun! Etikette şu isimlerle karşınıza çıkabilirler: Treacle ya da melas; invert sugar ya da invert şeker; dextrose ya da dekstroz; sucrose ya da sakkaroz; fructose ya da früktoz; glucose ya da glikoz; high maltose corn syrup (HMCS) ya da yüksek maltozlu mısır şurubu.

Unutmayın, şekerin menşei ne olursa olsun her türlüsü zararlıdır. Çok fazla meyve yemek bile vücuda tolere edemeyeceği kadar çok şeker yükler. Meyve tüketiminde ölçülü olun!

Dr. Ümit Aktaş'tan çocuklar için sağlıklı yoğurt tatlısı

Malzemeler:Ev yoğurdu, kuru üzüm, kuru kayısı, fındık, ceviz, tarçın, keten tohumu

Ev yoğurdunun içine kabaca doğranmış fındık ve cevizleri koyun. Kuru üzümleri ve ince kesilmiş kuru kayısıları ekleyin. Eğer çocuğunuz tarçın seviyorsa üstüne bir tutam tarçın da ekleyebilirsiniz. Tarifi taze öğütülmüş keten tohumu ile zenginleştirebilirsiniz.
Sıcak yaz günlerde ev yoğurdunu çilek ya da çekirdeklerini çıkarıp buzlukta dondurduğunuz vişnelerle karıştırıp deneyebilirsiniz

Dr. Ümit Aktaş'tan tatlı isteğini azaltan çay tarifi

Malzemeler: Rezene, meyankökü, tarçın

Bir bardağın içine bir tatlı kaşığı rezene,1 tatlı kaşığı meyankökü ve 1 çubuk da tarçın koyun. Üstüne kaynar su ekleyin. 5-10 dakika demlenmesini bekleyin. İşte çayınız hazır! Bu çayı her defasında taze olarak hazırlayıp günde 3-4 bardak içebilirsiniz.

Sizin İçin SeçtiklerimizVikings: Free Online GameBu oyunu 1 dakika oyna ve neden herkesin bu oyunun bagimlisi oldugunu gorVikings: Free Online GameBurgan BankGünlük %11,50 Faiz İle Vade Beklemeden Kazanç Dönemi BaşladıBurgan BankVodafoneKısa Süre için 7 GB 29 TLVodafoneTaboola'danTaboola'dan 72876a3841784d11af0674bf9403210d

Vajen estetiği hakkında çok merak edilen 7 detay

Yaşlanma ve doğumlara bağlı ortaya çıkan genital deformasyonlar, kadınların öz güvenini sarsıyor. İşte vajen estetiği kaybolan bu öz güveni sağlama da önemli bir işleve sahip. Merak edilenleri Jinekolog, Cinsel Terapist, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op.Dr.Esra Demir Yüzer anlattı

1- Kadınlarda cinsel hayatın başlamasıyla vajen esnemeye başlar. Esnemenin derecesi bu faktörlere göre değişir: -Kişinin kolajen ve bağ doku yapısı -Sigara ve alkol kullanımı -Cinsel ilişkinin sıklığı -Gebelik, menopoz gibi hormonal değişiklikler -Özellikle travmatik olan normal doğumlar


2- Vajende genişleme; hem erkek hem de kadında haz alamama, cinsel ilişki esnasında rahatsız edici seslerin gelmesi, büyük tuvaletini yaparken zorlanma (özellikle vajen ile makat arasındaki bölgeye bastırma ihtiyacı olur), vajenden hava gelmesi, idrar kaçırma gibi şikayetlere neden olur.


3- Tüm bu şikayetler kadını fiziksel olarak olumsuz etkiler. Ancak kadını jinekoloğa getiren asıl neden, cinsel hayatındaki mutsuzluktur. Hatta birçok kadın eşinin ısrarı ile jinekoloğa gelir. Yani kısacası kadının genital estetik sorunları sadece kadını değil, erkeği de etkileyen ve cinsel hayatta mutsuzluk yaratan bir sorundur.


4- Vajen genişlemesinde tedavi planı yaparken öncelikle ayrıntılı bir öykü ve muayene şarttır. Öyküde cinsel ilişkide hava sesi gelmesi özellikle vajen yan duvarındaki bağ doku yırtıklarının, büyük tuvaletini rahat yapamama şikayetinin vajen arka duvar bağ doku yırtığının, karın içi basıncını artıran hallerde (öksürme, hapşırma, hoplama ) idrar kaçırma ön duvar bağ doku yırtıklarının belirtisi olarak karşımıza çıkar. Muayenede bu yırtıklara bağlı genişlemelerin derecesi belirlenir ve buna göre tedavi planı yapılır. Tedavide lazer ve cerrahi seçeneklerinden hangisinin uygulanacağı hastanın yaşına, genişlemenin derecesine, tedavi sonrası gebelik isteyip istememe durumuna göre değişir.


5- Şikayetleri süreklilik arz etmeyen, arada bir olan hastalarda lazer tedavisi tercih edilir. Şikayetler başladığında erken dönemde yapılan lazer tedavilerinde sadece tek seans yeterli olur. Lazer tedavilerinde işlem, 15-20 dakika gibi oldukça kısa sürdüğü ve ağrısız bir işlem olduğundan oldukça konforludur. Kadınların daha çok çalışma hayatına katıldığı bu dönemde işlemin kısa sürmesi ve işlemden sonra da günlük hayata hiçbir sorun olmadan devam edebilmek çok önemli bir avantajdır. Lazerde amaç, kolajen dokuyu hedef alarak dokunun tekrar sıkılaşmasını sağlamaktır. Başarıda lazer cihazının önemi büyüktür. Tedavide sadece hedef dokuyu etkileyen, çevre dokuya zarar vermeyen bir cihaz tercih edilmesi komplikasyon riskini düşürür. Seans sayısı ve aralıkları hastanın durumuna göre değişir.


6- En çok sorulan sorulardan biri de "Daha sonra lazer tedavisine ihtiyaç olacak mı?" sorusudur. Vücudumuzda her bölgede olduğu gibi vajen de yaşlanıyor. Bu yaşlanma sürecini yavaşlatmak bizim elimizde. Lazer bakımının menopoz döneminde 6 ayda bir, menopoz dışında senede 1 yapılması tedavinin kalıcılığı açısından önemli.


7- Gelelim cerrahi tedaviye... Cerrahi tedavi vajende sarkma ve genişlemesi ileri derece olan hastalarda tercih edilir. Cerrahi tedavi, mutlaka hastanede ameliyathane şartlarında ve steril koşullarda yapılmalı. Cerrahi tedavide ön, arka, ve yan duvar onarımı birlikte yapılırsa sonuçlar yüz güldürücü olur. Vajen onarım ameliyatı sırasında aynı anda idrar kaçırma ameliyatları da yapılabilir. İdrar kaçırma ameliyatlarında ameliyat öncesi idrar kaçırmanın idrar torbası sarkmasına mı bağlı yoksa idrar torbasının sinir sisteminin iyi çalışmamasına mı bağlı olduğu mutlaka netliğe kavuşturulmalı. Çünkü tedavi yaklaşımları oldukça farklı.


3793dd29e3ab4fa7986b24c5db0ce711

13 Mart 2020 Cuma

Boşanma sonrası sürecini kolay atlatabilmek için öneriler

Aile Çift ve Evlilik Terapisti/Psikoterapist Uzman Psikolog Naciye Tokaç; boşanma sonrası bireylerin en çok sonrasının ne olacağı konusunda belirsizliğe düştüklerini belirtti.

Özellikle uzun yıllar süren evliliklerin ardından hissedilenin, daha çok gelecek endişesi olduğunu söyleyen Tokaç, şöyle konuştu:

"Evlilik süreci bir umutla başlar: Sonsuza kadar, umuduyla. İnanırsınız ve tutunursunuz bu umuda. Rahatlarsınız geleceğiniz için. Beklide tüm endişeleriniz ortadan kalkar. Artık yalnız değilsinizdir bu hayatta. Sevdiğiniz ve sizi seven birisi vardır. Zorluklarla, sıkıntılarla mı karşılaştınız? Tek başınıza değilsiniz ki artık, korkmazsınız dolayısıyla. Her ne olduysa olur ve tüm bu güven birden kayboluverir boşanmayla. Boşanma süreci; sadece iki çiftin yaşamlarına artık ayrı ayrı devam etmesi kadar basit değildir. Tüm bu güvenin, inançların yıkılmasıdır da aynı zamanda. Kişi önce bu güvenin ve inancının yıkılmasının getirdiği acıyı iyileştirecek ardından tekrar güven ve inanç kazanacaktır, eğer yapabilirse. Boşanmanın ardından ne hissedildiği; çiftlerin neden ve nasıl boşandığı ile yakından ilgilidir."

Bir travmaya bağlı boşanma süreci ile kişisel anlaşmazlık sonrası iki çiftin karar vermesi ile sağlanan anlaşmalı boşanmanın ardından hissedilenlerin aynı olmayacağını kaydeden Aile Çift ve Evlilik Terapisti/Psikoterapist Uzman Psikolog Naciye Tokaç, şunları söyledi:

"Aldatma, dolandırılma, ahlaksız teklif, şiddet, taciz-tecavüz, kaçırma-kaçırılma gibi nedenler travma etkisi oluşturabilecek durumlar olabilir. Böyle bir durumda kişi travmaya bağlı tepkileri gösterecektir. Öncelikle şok olacak ve inkar edecek, inanmak istemeyecektir duruma. Bunun kendi başına gelmiş olabileceğine inanamayacak ve karşıdakini suçlama veya kendini suçlama başlayacaktır. Yoğun bir öfke duygusu takip edecektir hislerini ve kızgınlık duygusuyla isyan edecektir içinde bulunduğu duruma. Tüm bunları takip eden kabullenme ve uyum sağlama, süreci tamamlayacaktır. Kadın veya erkek benzer duyguları hisseder ancak ortaya koyma şekli farklı olabilir. Kadın sözel olarak ifade edebilir, davranışlarında gözlemlenebilirken; erkek daha sessizleşecek, daha az konuşacak ve içe çekilme yaşayacaktır böyle bir durumda. Bazı boşanma durumları ise travmatik olmayan; uzun süredir devam eden anlaşmazlıklar, karşılıklı verilen boşanma kararı, uyumsuzluklar sonucu alınan boşanma kararları ile çiftlerin ikisinin de istediği bir süreç olarak görülebilir.

Bu durumda çiftler sonuca önceden uzun zaman hazırlıklı olacaklarından dolayı yas tepkilerini göstermeyecek belki kızgınlık ve dahaüzüntü hissi daha belirgin olacaktır. Boşanma sonrası bireyler en çok, sonrasının ne olacağı konusundaki belirsizliği düşünürler. Özellikle uzun yıllar süren evliliklerin ardından hissedilen daha çok gelecek endişesidir. Evlilik hayatı bir düzen getirmektedir çiftlerin yaşamına. Boşanma ile birlikte bu düzen bozulmakta; kişi tekrar bir düzen oluşturmakla karşı karşıya kalmaktadır. Tabi burada maddi endişelerde inkar edilemez.

Bazı kişiler boşanma sonrası ailesi ile yaşamaya başlarken; bazı kişiler ise kendilerine yeniden ev kurmaya çalışırlar. Tüm bunlar kişi için öfke ve üzüntü oluşturan konulardır. Boşanma ile evinizden, eşyalarınızdan, çift kişilik yatağınızdan ayrılmaktasınız. Bir diğer sorun da; çiftlerin boşanma sonrası görüşmeye devam edip etmemeleri konusudur. Ülkemizde genelde çiftler görüşmemeyi tercih ederler.

Boşanma sonrası çiftler arkadaş olabilirler

Çocukları varsa bile. Boşanma sonrası bireylerin birbirine arkadaş olabileceğini düşünüyorum, bunu başarabileceklerse. Ancak çocukların olduğu durumlarda boşanma sonrası bireyler kesinlikle iki iyi arkadaş olmak zorundadırlar. Evlilik süresince de genellikle sorun olan bir diğer konu cinsellikle ilgili konudur. Boşanmanın ardından her iki cinsiyet içinde geçerli olan; düzenli cinsel birlikteliğin bozulmuş olmasıdır. Cinsellik boşanma sonrası sanıldığı gibi "kadın için zaten sorun yok, erkek düşünsün" gibi bir durum değildir. Her iki cinsiyetinde düzenli cinsel birlikteliğe ihtiyacı olması normaldir. Boşanma ardından, boşanmayı isteyen taraf bile olunsa üzüntü kaçınılmaz bir duygudur. Bu duygularınızla en iyi baş etme yolu; öncesinde ve evliliğiniz süresince devam ettirdiğiniz sosyal desteklerinizin varlığıdır. Evlilik süresince bireyselliğini kaybetmemiş, "biz" olmuş ancak bireysel aile, arkadaş, sosyal faaliyetleriniz, hobilerinizden vazgeçmemişseniz boşanmaya uyumunuz daha kolay olacaktır. Çünkü var olan düzeninizde sadece değişiklik olacaktır, tamamen bozulmayacak, buda size rahatlık ve güven verecektir"

e990ed0284c446069ffc3360a319caca

Sindirim problemlerinde bilmeden yaptığımız 5 şaşırtan hata

Mide-bağırsak problemler yaşadığımızda hemen büyüklerden kalma yöntemlere başvurarak durumu düzeltmeye çalışırız. Oysa bu yöntemler bazen iyileştirmekten ziyade bize daha çok zarar verebiliyor! Mesela mide bulantısı için nane-limon içmenin de bu hatalardan biri olduğunu söylesek... Gastroenteroloji Uzmanı Koray Tuncer bilmeden yaptığımız 7 şaşırtan hatayı sıraladı

1- İshal olunca pirinç lapası yenir

İshalde zararlı olmayacak bir yöntem de pirinç lapası veya haşlanmış patates tüketilmesidir. Burada temel mantık, ishal olan kişinin yağlı yiyeceklerden uzak kalmasıdır. Ancak ishal şikayetleri görülüyorsa bir uzmana danışılmalıdır. Çünkü ishal, bağırsak enfeksiyonu kaynaklı da olabilir. İshal kesici yöntemler bu süreçte denenmemeli. Kişinin bol sıvı alması daha büyük önem taşır. Doktorun uygun gördüğü şekilde tedavi planlaması yapılmalı.

2-Kahve ve gazlı içecek midedeki hazımsızlığı alır

Gazlı içeceklerin yemek borusu ve mide üzerinde tahriş edici etkileri vardır. Hazımsızlık ya da ishal problemleri gazlı içecek ve kahve karışımıyla atlatılmaz. Gazlı içeceklerdeki asit ve gaz bileşimi midenin diğer sıvı alımlarına oranla daha da fazla büyümesine neden olur. Midede uzun süre kalabilen gazlı içecekler, mide yapısını bozar. Ayrıca gazlı içecekler beynin dopamin salgılamasına neden oluyor. Bu da bireyin kendisini o içeceklere bağımlı hissetmesine neden oluyor. Bunun yanında asitli içecekler depresyona davet çıkarırken uzun süreli kullanımlarda da beyin fonksiyonlarını yavaşlattığı bilinmektedir. Gazlı içeceklerin içinde bulunan şeker gibi maddeler aşırı tüketimde ek olarak astım, egzama, diyabet, böbrek taşı oluşumu, ileriki safhalarda böbrek yetmezliği, diş çürümeleri gibi birçok hastalığa davetiye çıkarabilir.

3-Mide bulantısı nane-limon keser

Hastaların mide sorunlarında başvurduğu bir diğer yöntem de limon suyu ile kuru naneyi kaynatıp içmektir. Nane tıbbi olarak da kullanılan bir bitkidir. Özellikle bağırsak kökenli karın ağrılarında nane içerikli ürünler tedavide kullanılır. Ancak limon asit içerikli bir besindir. Zeminde mideyle ilgili bir problem varsa nene ve limon ikilisi çözüm olmaz. Özellikle reflü, gastrit veya ülseri bulunanlarda limonlu öneriler mide asit salgısını artırır. Bu nedenle mide ağrısı, ekşimesi, yanması gibi sorunlarda bu yöntemlere başvurmak yerine bir gastroenteroloji uzmanına gidilmesi gerekir.

4-Zeytinyağı kabızlığı geçirir

Zeytin, üzerine dökülen kekik ve zeytinyağı ile tüketildiğinde kabızlık sorununa iyi gelir. Zeytinyağı bağırsaktan yiyecek geçişini sağladığı için aç karnına 1 tatlı kaşığı zeytinyağı tüketmek faydalı olacaktır. Ancak beslenme konusu her hastada aynı etkiyi vermeyebilir. Birine iyi gelen bir besin, diğer bir kişiye iyi gelmeyebilir. Beslenme konusunda daha temkinli bir şekilde deneme yanılma yöntemini uygulamak doğru olacaktır. Bir besine büyük anlam yüklemek doğru değildir. Bağırsak hareketlerinde değişiklik, dışkılamanın sıklığında ve hacminde değişiklik meydana gelirse tıbbi yardım almakta fayda vardır.

Kabızlık belirtileri üç haftadan uzun sürerse bir gastroenteroloji uzmanına başvurmakta fayda var. Kabızlığın birçok sebebi olacağı unutulmamalı. Bu sebeplerin araştırılması ve tedavinin sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilmesi için uzman yardımı almak önemli.


5-Karbonatlı su mide ağrısına iyi gelir

Mide ilaçları henüz hastalıkların tedavisinde kullanılmazken karbonatlı su mide ağrılarında sıkça kullanılmaktaydı. Günümüzde de bu şikayetleri yaşayan pek çok insan karbonatlı su tüketiyor. Karbonat aşırı tüketildiğinde vücudun kimyasını etkileyip kandaki pH düzeyini bozabilir. Bu nedenle doktor önerisi ile eczanelerden temin edilecek çiğneme tabletleri daha güvenlidir. Ancak bu tabletler de gelişigüzel kullanılmamalı. Karbonatlı suyu tükettikten sonra sorun devam ediyorsa doktora başvurulması önemli.

21b5904e7b874ac8a9429d55cd8baf06